)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-70-)(-)(-)(
……………………………………………………………………………………………………………..
Derdi Nasıl yas çekmesin bu garip gönül Geçim derdi gönül derdi dil derdi Bülbül oldum boş dikenli bağlara Gonca derdi sümbül derdi gül derdi Görmedim al yeşil giymişim kare Ciğerlerim oldu hep pare pare Kırıldı ayağım gidemem yare Alçı derdi yakı derdi kil derdi Deli gönül sırrın vermez yadlara Aşık oldum sende olan adlara Serim yanar çünkü düştü odlara Ateş derdi alev derdi kül derdi Feryadi söylenir bütün dillerde Çok gariplik çektim gurbet ellerde Bir zaman dolaştım ilçe illerde Garip derdi hasret derdi el derdi ________________________________________ 2-Aşık Feryadi© ……………………………………………………. 1933 yılında Ardanuç’un Ahıza (şimdiki adı Ferhatlı) köyünde doğdu. Asıl adı Fuat Gündüz’dür. Küçük yaşlarda aşıklık geleneğini ve şiiri öğrendi. İlkokulu köyünde okudu. 1951 yılında rüyasında bir kız kendisine bade verdi. Elindeki badeyi içemedi ancak o günden sonra kendisinde bazı değişiklikler hissetmeye başladı. Daha sonra Aşık Efkari’nin yanına giderek bu durumu anlattı. Aynı zamanda aşıklık geleneğine ilişkin bilgisinin pekişmesine de katkıda bulunan Aşık Efkari, 1951 yılında aşığa Feryadi mahlasını verdi. Babasının istememesine karşın, önce Gümüşhane köyünden Yusuf Yalçın’dan bir bağlama satınalıp gizlice öğrenmeye başladı. Şiirlerinde hemen her konuyu işleyen Aşık Feryadi, yöre aşıklarının dışında Aşık Mahzuni’den de etkilendi. Özellikle Şavşatlı Aşık İskender ve Kuçenli Hafız’dan yörede anlatılan birçok halk hikayesini öğrendi. Başta Efkari olmak üzere değişik aşıklarla karşılaşmalar yaptı. Uzun yıllar Artvin’de bir devlet dairesinde çalışıp emekli olduktan sonra köyünde yaşamaya başladı. ________________________________________ )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-70-)(-)(-)( Nasıl hüzünlenmez avare günül Geçim derdi sağlık derdi kul derdi Kastın diyemedin o yâr’e gönül Gönül derdi sevda derdi dil derdi Gönül bu,yüz bulsa istermiş astar Sevdası olmayan bir yürek göster Bir bülbül misali şakımak ister Bağban derdi bahçe derdi gül derdi Arayan mutlaka bir yol bulurmuş Bulamaz/sa o uğurda ölürmüş Özlem zaman zaman bir dağ olurmuş Sıla derdi hasret derdi yol derdi Mevlâm ister ise o muhakkaktır Sebepsiz bir acı vermesi yoktur Afet’i veren de mutlaka Hâk’tır Deprem derdi şimşek derdi sel derdi Güzel’in doğrunun yüzü gülmezmiş Bu yüzden kötüler halden bilmezmiş Doğru kuldan bela eksik olmazmış Nazar derdi bela derdi el derdi Sen aramasan da bela buluyor O masum gözleri yaş/la doluyor Haksız yere suçlanan da oluyor Namus derdi haya derdi hâl derdi Halinden bilir mi bir tok bir açın Sen sen ol yanlıştan haramdan kaçın Lüzumsuz dövünme mal/la mülk için Hasır derdi yorgan derdi çul derdi Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
rüyada bade içmek o kabiliyette istihdam olmak ne güzel
şiiri ve versiyonu şiiriniz ne güzel
gerçek konuşacak olursa sizinki daha harika
tebrikler selamlar