Aşk-ı İsa misali........................
Gülhane de
sonbaharın sonucuna doğru solmaya yüz tutmuş yeşilliklerin içinde ağır adımlarla yürüyorum halen süren sıcağın ve yoğun nemin tesiriyle ara sıra duraklıyorum............................ gönlüm, soğuktan bürünmüş gökyüzünün beyaz ışığı altındaki alacakaranlık geçitlerinde hayalet misali geziniyor..................... Çocukluğumuzda en çok saklambacı severdik.................. yüzün sert hatlarla örülmüş tatlı bir yonga nayihası geldi burnuma deruni bir sükûnete gömülmüş bedenim................. İstanbul; keskin bakışlarında mevsim sonu sıcağının durgunluğu seziliyor......................... Galata Kulesi; yüzünün köşeli hatlarında belirlenen tatlı bir tebessümle bakıyor olanlara.............................. özlem; hiç bir taşkınlığa kalkışmadan yürüyor hicranın; rutubet ve küf kokusundan çıkarak istanbul sokaklarına sokuluyor............................... Mâşuğun eli gözü kan içinde kalmış mor halkalar belirlenmiş iri gözlerini etrafında hicranın o soğuk keskin arzusu çizgi çizgi derinleştiren bir ifadeyle baktı gözlerime....................... kısa bir sessizlik oldu.......................... Gözlerim; yaşananları felakete alışkın bir insanın ebedî gücenik ifadesiyle süzüyor......................... Haydarpaşa titreyen dudaklarını sımsıkı bastırmış gözleri yerde bize takip ediyor ’işte aşık’ diyordu sevinci gözlerinde ışıl ışıl kandiller gibi yanarken mâşuğun.......................... bu derin sevgi sonsuzluğa kadar sürecek gibiydi ..................... istanbula yağmur çiseliyor yavaşça..................................... gözler; hicranın içinde yenik ve kırgın bir şeylerin buğusunun yansıması götürüyor................... cami avlusundaki güvercinler gülümseyerek kanatlarını çırptı yüreğimi başka bir hoş eden aşk şehri............ .............. ruhum; kırmızı/ kahverengi ve sarının kaderli tonlarının derinliğinde................. senin yüreğin............................... Kudüs de kan ağlayan İsa’m.................... carmahta yükselen gövdenin zarif kolları vücudun ağırlığıyla nası da lif lif damar damar gerilmiş........... koca, paslı bir çivi iki ayağına delip geçiyor kanlı parmakların acıyla kıvranışları insanoğlunu tüylerini ürpertmekte kanat kası, kopmaya hazır gergin ip misali avuçlarındaki çivilerin etrafı nasılda morarmış tüm beden kan ve terle yağlı bir görünüm kazanmış çoktan koyu yeşil gözlerinde yüregini merhametiyle vuran güvensizlik; yüreğine sızdırdığı o nehirler dolusu zehir miydi ? hunhar bir pusuya kurban gitti aşkım.......... Marmara ; uzağındaki ufuklarda medet umarsasına Boğaza çevirdi masmavi gözlerini ................... yaşam; Üsküdar sırtları parlak akşam güneşinin alevlendirdiği pencerenin gerisinde hayatlara büründü................................. sert bir ifadeli gözlerinde nedametinin yaşlarıyla bir an bakabildi özleme ortalık korkunç bir çatırtıyla hicranın parçaları şarapnel gibi vızıltılı eşliğinde dağıltı gökyüzünde............. 08/01/2011 gordion(gülozkan) |
Mistik bir atmosferde,
Telmih sanatıyla derin duygu ve düşünce çağrıştıran etkili ifadeler,
emek yoğun, düşünce eksenli çalışma,
başarınız daim olsun,
selamlarımla....