Kaldırımlar / 2
Zaman su gibi sürüklüyor hicran yüklü gemilerini ,
kaldırımlar taşıyor bütün yükün ağırlığını , yol onun meydan onun her şeye dair her şey onun , köprüler yatağı tin onun tinerci onun , ha bir de evsiz barksız gariban onun , kaldırımlar ! ateş cemberinin ateşle dansı batağı . Zaman kaldırımlara gebe bırakılmış sancılı , kaldırımlar ise zamanın eskiz süpürgecisi , ne ucube bakış fahişesi ne ermişliğin yap bozları , hesab sorulan çığlıkların hava parası , kaldırımlar ! gecenin kırmızı bandrol taksisi . Kenar taşına kıvrılıp çakıl taşını yastık yaptığı , gençliğin kayboluş hesabına saklandığı örtü , hey Ali ve Alejandro Ayşeler ! gözlerine rimel sürmüş akıyor maskesi , vicdanı yüklü sızlıyor oda soruyor ben kimim , ne ermişi ermiş , ne berdüşü berdüş , ne aptalı aptal , ne abdalı abdal , ne dönmeler ki dönme egosu travesti , kaldırımlar ! kurumuş vicdanların kitapsızı . yeniden kara bir asfalt değişimin pisti , pelerini sihirli giysi , yaması gidişat zifti , hey hat ki bir çığlık duyulur kalp k_arası , gören vurdum duymaz geçiyor bin çığlık , her durakta gülümsüyor her durakta el sallıyor , son durak deviriyor domino taşları , kaldırımlar ! deli köyün yüzsüz hammalı . Örtün örtün aman rahat olun tıkayın kulakları , geleçege bırakmayın beyaz mavi yeşil reklerimi, bırakmayın kaldırımlara taşıyın hokkabazlara , sanmayın büyüdükçe dünyada kalır bu düzen , sanmayın hesap içinde kalır çirkefliğin yüz karası , sanmayın hep böyle kalır kaldırımlar yarası , kaldırımlar ! üzerinde vicdan vebali taşıyan ayak izleri . Gülay GÖKTÜRK |