SEN
Sen yangınımın en son evresi
solmuşluğumun suyu güneşi, tükenmişliğe yeni bir anlamsın... Doyuramadığım susamışlığın... sevgiye... ve hep gidiyorum dediğinde arkandan bakışımsın.. seni neye benzetsem bilmiyorum; iyi kötü hep sende bi tamam, erkenden uyanışlarımın filizi ve uyanamayışlarımın geçe kalan fotosentezi... Sıkışmışlıkla kalbinin dehlizinde en derinlerdeki grizu patlamaları, gömen beni yalnızlıklara. Sen yalanım yalanı tanıtanım sen bıkkınlıkla yüzyüze bırakanım ve sırıtmalarım ağlayışlarıma... Sen dilime söz aşıma tuz telvem fincanımda... Sen hiç çözülemeyecek denklemim , eşitlenemiyecek eşitliklerim, eksiklerimi bile yok saydığım toplamlarımda... Sen bahar,yaz,ışık,toprak,tohum, sen henüz yere düşmemiş yağmur damlası ve hayretle baktığım anlamaya çalıştığım doğaya has binlerce varoluş Allah’a bağlandığım... Sen kimden peydahladığımı bilmediğim kördüğümüm binlerce düğüm atılmış telaşlarım kaçışında;ardından koşamamaya... Elimde şişeyle şiir yazmalarım ve haram etmelerim yazdıklarıma, mürekkebini kalemimin. Sen Mudanya’da yıldız tepede denıze vuran yakamoz bozulmayan sülüet kabaran,köpüren,azgınlaşan suda. ve yollarında Uludağ’ın nara atışlarım. Anladığım tekşey benim olmayışın ve ayaza vuruşun tüm çiçeklerimi. Sen senli dünyamda herneysen, Herşeyim/sen, ben neyim ??? Levent Bal 04.08.2007 (05:08) Cumartesi |