İÇTEN İÇE
Seni yatırmak masalara
vücudunun içini açmak bu gece ay ile birlikte keşfetmek seni kalbini tertemiz sularla yıkamak var bu damarlar nereye gidiyor diye sormak ya da bu cinayeti bu kalbin nasıl işlediğini anlamak. bilinmeyen problemleri çözmek için daha da küçülmeliyim damarlarının içine girmeliyim. hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil kanda var bu yollarda alçak,kahpe bir basınç var bir mafya var içten içe kemiren seni bir hesaplaşma var bu damarlardan çıkışda var sen bilmiyorsun şimdi başka bir yerdeyim yediğin yemekler ağız kokuları,yutkunduğun rujlar yabancı maddeler var sana yakışmayan. yukarılarda senin denge noktan var hangi yanın ağır basıyor burdan bile anlaşılmıyor. tek çarem kaldı beyin bu küçücük tepecikleri çıkmak o kadar zor ki hemde birbirleriyle o kadar paralel ki hangisi hangi görev peşinde anlamak için bir ictima gerekli sonra daha aşağılara süzüyorsun beni çok daha aşağılara kötü kokan aşağılık mahalleler bunlar yolkesenler,haraç yiyenler,ikiyüzlü insanlar var delirmenin uçurumunda zor tutuyorum kendimi bu evlerde milyonlarca ağlayan bebek var iğreniyorum senden dışarı atıyorum kendimi o güzel bacaklarına kafamı vuruyorum küfrediyorum içgüdüme içten içe bir insan nasıl bu kadar kandırabilir kendini nasıl bu pislik uğruna hiçe sayar geçmişini sana kızıyorum ve seni karşıma çıkaran kör talihime şimdi ben kendime mi yanayım yoksa senin güzelliğine uykudan uyanıyorsun yavaş yavaş bayıltıcı ilaçların etkisi geçiyor üzerinden keşke ben alsaydım o ilaçları diyorum keşke ben yatsaydım bu masaların üzerine uyandığımda ışıklar banim gözümü kamaştırsaydı sen hiçbirşey bilmeseydin.. nisan 98 erdek |