göm beni
sen geçen yılların unuttuğu bir canhıraş
mevsimde dirilen ve gelen sesin yolcuları gibi yalnız bir akşamın sessizlik hevesiyle huzur dolan bir kalbin lisanı olsan sen karalama defterimin en sonunda bir yazı olsan ben o defterdeki bütün yalnızlığımı sana anlatsam sen ta evlerin altında yatan ölülere kadar eline aldığın kaleminle alnımın ta çatısına yaz beni ben üşürüm soğuk kış akşamında öyle değil tirek titrek dururum öyle bir örtüyle kapat ki beni görmesin namahrem ellerin dokunduğu zemmihri ve sen artık yılların şubatında 29 çeken yaşınla ört beni ey hikmet nedendir buraların başkalaşmış yüzlerindeki asaletsiz keramet nerede bahtına şan düşen yardımcı nerede sessizliğe gark olan ismet şimdi öyle ıslak bakışlarıma aldanma ve hatırla ki dinmeyen ızdırabımı öyle umursamaz bakışların olsun ki gözlerinde o gözlerin fersiz ışığıyla vur beni ben bir karartının dinmeyen vesevesiyle dolup bir ağacın dinginleşen yapraklarında desem ıslıksız rüzgarlarla beni an ve yadın cemil olsun bu sonbaharda öyle sessiz sessiz değil kehkeşanlarla o ağacın en dibine göm beni hado77 |