)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-59-)(-)(-)(
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-59-)(-)(-)(
Bu şiiri 8.Sırada yayınladım ancak,bilgisayardaki problem 2.Bir sayfa açmama sebep oldu.Tekrar eski sayfama aktardım ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………… Göründü Ta ezelden hak bir gizli güç idi Zahir batın kaf ve nundan göründü Alemi la hadde nasut tunç idi Cemalin nakşedip günden göründü Ademi yarattı nurundan ezel Nar-ı bad-ı ab-ı haktan lemyezel Hüsnüne yedi ayet eyledi inzal Hattı üstüva arasından göründü Çar anasırdan kurdu hak bu alemi İşaret eyledi nun vel kalemi Yüz on dört surenin aslı kelamı El ve ayak cismi candan göründü Altı bin altı yüz altmış ay’t yazdı Arifler okuyup manasın süzdü Dört kapı kırk makam ahkamı düzdü Muhammet Mustafa dinden göründü Ey Fedayi görünen hak sıfatı Arifler seçerler sıfattan zatı Vareder yokeder bu kainatı Celaliyle bin bir dondan göründü ................................. AMASYALI FEDAYİ BABA-2 (Hüseyin Gümüş) ................................. 1885-1940. Amasya’nın Ebemü (şimdiki adı Yassıcal) köyünde doğdu. Asıl adı Hüseyin’dir. Soyadı yasası çıktıktan sonra ise Gümüş soyadını aldı. Babasının çabaları sonucu medrese eğitimine başladı. Özellikle mimari açıdan da ilginç bir yapı olan Amasya’daki Kapıağa Medresesi bünyesinde eğitim gören Fedayi Baba kısa bir süre sonra hocasıyla ters düştüğü için medreseyi terketti. Ancak sonraki yaşamında kendi kendini yetiştirdi. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazan Fedayi Baba, özellikle yaşamının son yıllarında yörede kerametleriyle de bilinen bir evliya niteliğine büründü. Şiirlerinde genellikle Alevi-Bektaşi felsefesi üzerine şiir yazdı. Ancak birçok güzellemesi de bulunmaktadır. Aşık Fedayi Baba’ya ilişkin ayrıntılı bir araştırma Abdullah Çelebi tarafından »Amasyalı Fedayi Baba Divanı« (1991) adıyla yayımlandı. …………………………………………………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-59-)(-)(-)( Bilmez idik canan nedir can nedir Birin sevdik ayan beyan göründü Şu ömürde zaman denen an nedir Vakt içinde saf ve üryan göründü Mah çevresin nasıl sarmış bak hale Hilal kaşlar yakışmaz mı cemal’e Gönül gözün açıp bakınca hâl’e Var içinde baktım her yan göründü Diyor ki Hâkk iyi tanı çevreni Yok etmeden kainatı devran’ı Sevgi ile kucaklarken evreni Gönlündeki umman deryan göründü Şefaat eyle ya, ya Rasülullah Şükr ile kurtuluş Elhamdülillah Ol Hâkk’ı ederim her dem Zikrullah O lezzeti sanki biryan göründü Büyüler insanı yârinin sesi Doyumsuz haz verir ılık nefesi Öyle ki canan’ın yakan busesi Özenle sunulmuş büryan göründü Gönüle sevdanın hissi dolunca Gül açtı yüzünde aşka gelince Cananı yanında vasıl olunca Boynunda zıplayan Şiryan göründü Lüzumsuz şüphesiz vardır bir neden Ne yükler taşıyor bilsen bu beden Tepe arasından dar bir vadiden Serin serin gelen ceryan göründü Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz ETEK YAZILARI Canan:Sevgili,gönülden sevilen Ayan Beyan:Açık açık,net Üryan:Çıplak Mah: Ay Hilal:Ayın 3 günlük hali Cemal: Yüz,çehre Hâl: Vaziyet,durum Devran: Dünya Biryan : Tandırda susuz pişirilen kebap. Büryan :Et ve pirinçle tepside pişirilen bir yemek. Şiryan : Atardamar Ceryan:Akım,elektrik |
şair kendi gönül fırçasıyla da bambaşka bir ahenk renk güzellik sunmakta
yürekten tebrikler selamlar