Serkeşte besteler de yazılabilirdi,
Jul,27/07
Serkeşte besteler de yazılabilirdi, Ki, yazılmıştır mutlaka. Yakamozların pırıltısı da ağlamıştır Hatta güneş yanmıştır terinden Ve rüzgar ıslıklarını yutmuştur Kuytularda… Noktaları da olmamıştır vurguların Virgüller korkmuştur eleştirilmekten Büyük harfler de mi yakışmıyor Yeni şiire? Yoksa, yanlıştan mı korkuyor, İnsanlar ne? Offf… Ben mi yaşlandım, ne? İlle de, Bir nokta… Bir virgül koyacağım bir yerlere… İlle de, nefes alış-verişlerimi Anlatacağım Bir şekilde… Turkuazların iç geçirişlerini Yazmak kolay da… Yakışıyor da şiire Hem de hergele Ama… Ne demek istedi şimdi bu şair böyle, Yani Turkuaz hangi durumda iç geçirir ki, Hani… Hangi duygunun eşdeğeridir ki? Aman… Aldırmayın siz bana, Yaşlılık halleri Muhtemelen… İlle de ille Yalın olacak… Anlaşılır olmanın kaygısını Taşıyanlardanız, Yaşlılık işte… İlle de Bir şeyler anlatacağız… Sanıyoruz ki Üstatlara bir borcumuz var; Hani aşklarımızı anlattık, Yolumuza ışık diye tuttuk ya… Yaşlılık işte, Naparsın, Yakamozlar ağlamıyordu daha O zamanlarda… Nazım Usta, yakamozu ağlatmamıştı… Onu ağlatsalar da… Ahmed Arif, görüşmecisinin getirdiği Yeşil soğanı söylemişti Ki, eminim görüşmecisi O sağanı getirmişti… Cemal Süreyya da Uğraşmamıştı, bildiğim kadarıyla Yakamozların ağlayışıyla… Yanlışım varsa, Nolur, yaşlılığıma verin... Lafı uzatmadan Demek istediğim Fikirler… Ya da duygular Değil midir Dostlar? Yok imlalar… Yok yakamozlar… Yok… Yanlış söyledim, Elbette olacak yakamozlar Ve turkuazlar Ama... İnanın vallaha da Billaha da… Onlar bizim gibi Ağlayamazlar… Gülgün Karaoğlu |
Nolur, yaşlılığıma verin...
Lafı uzatmadan
Demek istediğim
Fikirler…
Ya da duygular
Değil midir
Dostlar?
Öz eleştiriler her zaman duygusal olduğu kadar gerçekçidir.
Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi