25
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1911
Okunma
………………………………………………………………………………..
Garibin
Gurbet elde baş yastığa gelende
Gayet yaman olur işi garibin
Gelen olmaz giden olmaz yanına
Siyah toprağıyla taşı garibin
Yazık oldu şu Garib’in haline
Doymak olmaz lezzetine tadına
Her geldikçe yarenleri yadına
Dinmez asla çeşmi yaşı garibin
Gurbet ele garip giden bilinmez
Ağlayınca çeşmi yaşı silinmez
Garip nedir halin diye sorulmaz
Bulunmaz yareni eşi garibin
Gülmez nere gitse garibin yüzü
Kirlidir yakası yaşlıdır gözü
Açmaz bir yol kimseye gizli sözü
Muhabbettir hep sırdaşı garibin
Gurbet elde ben Garip’e kim baksın
Anam yoktur gelip gözyaşı döksün
Sanem yoktur mezarıma taş diksin
Bir çalıdır mezar taşı garibin
…………………………
AŞIK GARİP
…………….....
Yaşamına ilişkin somut bilgi bulunmamaktadır. Aşık Garip ile Şah Senem adlı hikayeden hareketle Tebrizli olduğu ve Kafkasya’dan Ortadoğu’ya dek birçok yeri dolaştığı varsayılır. Buna bağlı olarak da 16. yüzyılın 2. yarısında yaşadığı düşünülmektedir.
Aşık Garip ile Şahsenem hikayesine göre asıl adı Resül’dür. Varlıklı bir insan olan babasının ölümünden sonra kalan mirası har vurup harman savuran Resül, hiçbir iş yapamadı. Sonunda bir aşığa çırak oldu ve bağlama çalmayı öğrendi. Bağlama çalmayı öğrenmesi Garip için yaşamında bir dönüm noktası oldu.
Düşünde gördüğü Şahsenem’i aramak üzere yola düştü ve Tiflis’e vardı. Şahsenem’in babası kızını vermek istemdi. Ancak sonra bu düşüncesinden vazgeçerek evlenmelerine izin verdi.
Hikayenin gerçekdışı gibi görünmesine karşın, Aşık Garip’in dolaştığı yerlere ilişkin söylediği türkülerden yola çıkarak gerçek yanının da olabileceği düşünülmektedir.
……………………………………………………………………………………………………………………………………………
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-44-)(-)(-)(
Sıla’dan uzakta yalnızsa eğer
Ağrıdan kurtulmaz başı garibin
Bir de cananından ayrıysa eğer
Dul bile sayılır eşi garibin
Genç yaşta başına yağarken karlar
Dökülür dilinden o ah-ı zarlar
Vuslat için her gün sabrını zorlar
Hiç gerçek olur mu düşü garibin
Bir hasret türküsü çalınca sazı
Yürekte başlar ince bir sızı
Hele bir de körpe var ise kuzu
Biter mi gözünde yaşı garibin
Her saat üstüne efkardır yağan
Umuttur yükselip göklere ağan
Bekar sofrasında domates soğan
Bulunmaz sıcacık aşı garibin
Gün olur sılama giderim derken
Erken kalkar sabah şafak sökerken
Feleğe her akşam sitem ederken
Doğrulmaz eğrilmiş kaşı garibin
Gelip yaraların saranı olmaz
Tavsiye, teselli vereni olmaz
Bir gün arayanı soranı olmaz
Hastanede kalır naaş’ı garibin
Acıyla geçer her evre etap
Hayatın anlatan yoktur bir kitap
Adını zikreden mermerden hitap
Yoktur baş ucunda taşı garibin
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (12)