)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-44-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………..
Garibin Gurbet elde baş yastığa gelende Gayet yaman olur işi garibin Gelen olmaz giden olmaz yanına Siyah toprağıyla taşı garibin Yazık oldu şu Garib’in haline Doymak olmaz lezzetine tadına Her geldikçe yarenleri yadına Dinmez asla çeşmi yaşı garibin Gurbet ele garip giden bilinmez Ağlayınca çeşmi yaşı silinmez Garip nedir halin diye sorulmaz Bulunmaz yareni eşi garibin Gülmez nere gitse garibin yüzü Kirlidir yakası yaşlıdır gözü Açmaz bir yol kimseye gizli sözü Muhabbettir hep sırdaşı garibin Gurbet elde ben Garip’e kim baksın Anam yoktur gelip gözyaşı döksün Sanem yoktur mezarıma taş diksin Bir çalıdır mezar taşı garibin ………………………… AŞIK GARİP ……………..... Yaşamına ilişkin somut bilgi bulunmamaktadır. Aşık Garip ile Şah Senem adlı hikayeden hareketle Tebrizli olduğu ve Kafkasya’dan Ortadoğu’ya dek birçok yeri dolaştığı varsayılır. Buna bağlı olarak da 16. yüzyılın 2. yarısında yaşadığı düşünülmektedir. Aşık Garip ile Şahsenem hikayesine göre asıl adı Resül’dür. Varlıklı bir insan olan babasının ölümünden sonra kalan mirası har vurup harman savuran Resül, hiçbir iş yapamadı. Sonunda bir aşığa çırak oldu ve bağlama çalmayı öğrendi. Bağlama çalmayı öğrenmesi Garip için yaşamında bir dönüm noktası oldu. Düşünde gördüğü Şahsenem’i aramak üzere yola düştü ve Tiflis’e vardı. Şahsenem’in babası kızını vermek istemdi. Ancak sonra bu düşüncesinden vazgeçerek evlenmelerine izin verdi. Hikayenin gerçekdışı gibi görünmesine karşın, Aşık Garip’in dolaştığı yerlere ilişkin söylediği türkülerden yola çıkarak gerçek yanının da olabileceği düşünülmektedir. …………………………………………………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-44-)(-)(-)( Sıla’dan uzakta yalnızsa eğer Ağrıdan kurtulmaz başı garibin Bir de cananından ayrıysa eğer Dul bile sayılır eşi garibin Genç yaşta başına yağarken karlar Dökülür dilinden o ah-ı zarlar Vuslat için her gün sabrını zorlar Hiç gerçek olur mu düşü garibin Bir hasret türküsü çalınca sazı Yürekte başlar ince bir sızı Hele bir de körpe var ise kuzu Biter mi gözünde yaşı garibin Her saat üstüne efkardır yağan Umuttur yükselip göklere ağan Bekar sofrasında domates soğan Bulunmaz sıcacık aşı garibin Gün olur sılama giderim derken Erken kalkar sabah şafak sökerken Feleğe her akşam sitem ederken Doğrulmaz eğrilmiş kaşı garibin Gelip yaraların saranı olmaz Tavsiye, teselli vereni olmaz Bir gün arayanı soranı olmaz Hastanede kalır naaş’ı garibin Acıyla geçer her evre etap Hayatın anlatan yoktur bir kitap Adını zikreden mermerden hitap Yoktur baş ucunda taşı garibin Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
YİĞİTLER ÇIKARTIR TAŞIN SUYUNU
BOZMADIKTAN SONRA KİRLİ OYUNU
RAST GİTMEZ BİR TÜRLÜ İŞİ GARİBİN......
Acizane bu dizeler döküldü.......tebrik ve selamlarımla...