ERGENEKON YURT ADI TERÖR İLE ANMAYINŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ergenekon Destanı
1. Destan Hakkında Bilgi Destan, adını Türklerin yüzyıllarca çift sürerek, avlanarak, maden işleyerek çoğalıp yaşadıklar, etrafı aşılmaz dağlarla çevrili, kutsal bir yer olan Ergenekon’dan almaktadır. Ergenekon Destanı, önce XIII. asır Moğol tarihçisi Reşidüddin tarafından yazıya geçirilmiştir. Yazarın Câmi’ü’t-Tevarih (Reşidüddin Tarihi de denilir) kitabına kaydettiği bu rivayet, Fars diliyle yazılıdır. Yazarın, bu anlatıları halk arasından derlemiş ya da Türk-Moğol halk ozanlarından dinlemiş olması olasıdır. Ergenekon Destanı, daha sonra XVII. yüzyılda, Hıyve Hanı Ebulgazi Bahadır Han tarafından yazılmış olan Şecere-i Türk adlı eserde de kaydedilmiştir. Ergenekon Destanı’nın en önemli niteliği ve diğer destanlardan ayrılan yanı, kolektif bir kahraman eksenine oturtulmuş olmasıdır. Destanda adı geçen Kayan, bir şahıs değil, ünlü Kayıhanlı kabilesidir. Tukuz ise Göktürkler’in tarihinde önemli yeri olan Dokuz Oğuz’ların adıdır. Ergenekon Destanında bir diğer önemli unsur, tarihsel olaylarla örtüşmesidir. Gerek destanda ana tema olarak önemli bir yer tutan demircilik, gerekse Ergenekon adının yakıştırıldığı coğrafi mekan, Hun birliğinin dağıldıktan sonra, Göktürkler’in Altay Dağları çevresine çekilip demircilik yaparak yaşadıkları yerlerle paralellik göstermektedir. 2. Ergenekon Destanının Özeti Gene bir gün Gök Türkler Tatarların baskınına uğradı. Sağkalanların tümü tutsak oldu. Sadece İl Han’ın küçük oğlu Kayan ile kardeşinin oğlu Nüküz karıları ile birlikte Tatarların elinden kaçabildiler. Bunlar eski yurtlarına gelip bir çok at, deve, keçi ve koyun aldılar. Fakat çevre hep düşman olduğundan orada kalamazlardı. Kimsenin bilmediği ıssız bir yere çekilmeye karar verdiler. Götürebildikleri mallarını alıp sarp dağlara doğru yürüdüler. Böylece dağa çıktılar. Bir gün bir sarp dağın tepesinde, sarp kayalar arasında, geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere rastladılar. Geldikleri yol ise bir yüklü hayvanın bile geçemeyeceği kadar dardı. Bu yoldan giderek çevresi yüksek, aşılmaz, geçit vermez dağlarla çevrili geniş bir düzlüğe rastladılar. Bu ülkede akarsular, türlü otlar, meyve veren ağaçlar çok çok idi. Kışın hayvanların etini yiyerek, yazın sütünü içerek geçindiler, yünlerinden, derilerinden giysiler yaptılar. Buraya "Ergenekon" adını verdiler. Kayan ve Nüküz’ün çocukları burada çoğaldı. Dört yüz yıldan fazla oturdular. Birçok oymaklara ayrıldılar. Bir gün geldi ki artık Ergenekon’a sığmaz oldular. Toplanıp konuştular. Büyükler: – Atalarımızdan işitmişiz ki, Ergenekon dışında geniş yerler, güzel yurtlar varmış. Önceleri bizim yurdumuz o yerlermiş. Düşmanlar soyumuzu kırıp yurdumuzu almışlar. Artık çoğaldık, güçlendik. Düşman korkumuz kalmadı. Öyle ise niçin dağa kapanıp kalalım? Dağlar arasından yol bulup dışarıya çıkalım. Gidip yurdumuza yerleşelim. Kim karşı koyarsa savaşalım, her kim bize dost olursa onunla hoşça geçinelim, dediler. Böyle konuşup karar verilince Ergenekon’dan çıkmak için bir yol aramağa başladılar, bulamadılar. O zaman bir demirci dedi ki: - Bu dağda bir demir madeni var. Yalın kata benzer. Madenin demirini eritirsek bir yol açılabilir. Gidip o kayayı gördüler. Demircinin sözünü doğru buldular. Halkıodun, kömür toplamaya saldılar. Sonra kayanın altına, üstüne, yanlarına bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Yetmiş tulumdan körük yaptılar. Ateşi körüklediler. Kaya erimeye başladı. Yüklü bir devenin geçebileceği kadar yol açıldı. O kutsal yılın, kutsal ayının kutsal gününün, kutsal saatinde Göktürkler, Ergenekon’dan çıktılar. O günü, o ayı ve o saati iyi bellediler. Çıkarken onları yöneten demirci başbuğun adı "Börte Çene" yani Bozkurt idi. Börte Çene Ergenekon’dan çıktıktan sonra bütün illere elçiler gönderdi ve çıkıp geldiklerini bildirdi. Ondan sonra her yıl, o günde, o saatte bayram yaparlar. Başta kağan olmak üzere bütün kumandanlar ve ileri gelenler örsün üstüne bir demir parçasını koyup döğerler. Bu yıldönümü böylece töre kılındı. Ergenekon adını terör ile anmayın Türk Tarihi kutsaldır onu masal sanmayın Dedem Korkut hak söyler başkasına kanmayın Tarihimi yok sayıp yıkman; Allah aşkına! Tarihime lâf eder baksana şu şaşkına Terör örgütü der gönlümdeki taşkına Ergenekon tarihim yanar gönlüm aşkına N’olur terörle eş anman; Allah aşkına! Ergenekon yurt adı Börte Çine kurt adı Dedem Korkut soyumu Altaylarda kutsadı Anadolu yurt oldu dünya Türk’e susadı Türkoğlu dön kendine, davran; Allah aşkına! Evlâdıma öğrettim Türk Tarihi nicedir Tarihini bilmezsen âtî sana gecedir Ergenekon tarihte bana temel hecedir Tarihime dinamit koyman; Allah aşkına! Muhacirim yanarım bu tarih benim diye Benden başka yok mudur susarlar bilmem niye Konuşun ey mazlumlar feryâd düne hediye Tarihime kıyıldı, susman; Allah aşkına! (muhacir bozkurt) Mustafa KÜTÜKCÜ 14aralık2010 bayraklı/İzmir. |
kontrol etmekten bir an bile geri durmayınız." Bu asil millet tarih boyunca ne çektiyse soyu bozuklardan ve onların ihanetinden çekmiştir.Ama,elbet bu devran dönecek,divan kurulacak ve hesap sorulacaktır.Allah'a emanet olun.