Şehir işgâl altında"şehir işgâl altında " dedi biri kısık tiz sesiyle ölüyordu sanki ’şehir işgal altında yağma başlar birazdan karanlık gözlü adamlar düşer kapınıza çirkin ellerini dolayarak boynunuza’ -şehir işgal altında -dedi biri oysa; mevsim eylüldü ve cadde-i kebire yağmur yağıyordu herkes ağlıyordu bir şehir nasıl işgal edilirdi ki; eylülde ağlayanı varsa güldüm geçtim geçtiğin gibi benden işgal onun eşgaliydi ağlamayı bilmiyordu durdum ama,durmadı zaman öyle hızlı geçiyordu ki, ömrümüzün yamacından arsızca törpüleyerek umutlarımızı acımadan durdum ve fakat durmadı zaman nasıl hızlı ilerliyordu, çelikten adımlarını vurarak yaşam toprağımıza yüzü kar tutmuyordu yağmur tenine değemiyordu ve biz bunu anlayıp kestiğimizde gülüşlerimizi hayretle bakıyorduk bembeyaz saçlarımıza durduk, hâlâ duruyoruz birazdan öter dedi yandaki birazdan öter sûr az dur ellerimi bir harfe değdirdim nasıl zarif, nasıl ürkekti kıvrımlarında resmettim hayatı nasıl derin, nasıl hayretti ellerimi bir harfe sürdüm nasıl naif, nasıl yalnızdı nen var desem utanmadan ağlayacaktı ben de ağlardım korkmasam da ağlardım sana, bana, ağlayanı olan eylül mevsimli şehre ağlardım bakma bana öyle sen de ağlardın bir ağlamak yakışmıyordu sana gözlerimi bir harfe çiviledim nasıl dertli nasıl kederliydi kimse bilmedi nereden bileceklerdi demedim, söylemedim kıştı kardı borandı kalbimi bir harfe vermiştim adı ’vav’ dı anla ... de hadi |
nice savaşlara...