Bir zamanlar kendi ormanımda Zavallı bir tırtıldım Sundular küflü yaprakları Yedim sorgusuzca Yosun tutmuş su verdiler İçtim Belki yangınım söner ümidiyle
Yine sonbahar geldi sararmaya yüz tuttu yapraklar,üşüdü dallar güneşin feride azaldı, ayazlar artık günün örtüsü
Bedenime birşeyler oluyor, ne ola ki acep sarıyor sımsıkı, unutmuşum tadını belli ki yumuşacık ipeksi bir dokunuş tendeki
Buseler konuyor alnıma, sevgiyi hissediyor üşümüş yüreğim ellerim ısınıyor, gözlerim gülüyor, kalbim yaramaz çocuk gibi sahi bana ne oluyor, alayına küskünken, kimseye eyvallah etmezken nerden çıktı bu teslimiyet
Bembeyaz bir düş , mis kokulu gül gibi sarıyor bütün benliğimi koza/m artık hissetmiyorum karanlığı, acıyı ve hüznü sahiplenmek bu olsa gerek sevdiğini
Ey pamuktan yumuşak, ipekten hassas koza/m varlığın bana en büyük hediye yüce mevladan seninle ipeğe dönüştü tüm hislerim gözyaşlarım ise artık gülüşlerim ...
İpek böceğine dönüşmek tek başına olmuyor haliyle ona birde ipek gibi yürekli KOZA gerekiyor...
Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kimbilir kozadan çıkmayı hiç istemezdik eger bir koza içinde yaşasaydık.....Hayat bazen kozanın içinde bazen kozanın dışındad zor...O anki duygularınızı yanstan güzel bir şiirdi.Güzel şiirlerinize alıştık artık....Yüreğinize sağlık.
evet eleştirilere kulak vermenin semerresi görülmüş şiirde bence siz kozayı yemeden sıyırmışsınız güzelliği.sera hanımda iyi bir eleştirmen olmuş birlikten kuvvet doğmuş tebrik ederim
bir varoluş....alabildiğine sonsuzca...başlangıcın hayata gelirken geçirdiği evrelerde hayat.....değişik ve alabildiğine özgürce....duyarlı kaleme saygılar
Kalemini beğeniyle takip ettiğim 'Kalem', gene keyifle okudum 'Şiir'inizi..
Lakin huyum başıma bela, 'Şiir'in güzelliği gölgesinde dalınca satırlara kolayına çıkamıyorum. Ve.. Darılıp/kırılmayacağınız ümidi ile; bir 'okuyucu' gözüyle düşüncelerimi paylaşmadan da geçemeyeceğim.
Gelelim 'Şiir'e...
Şiirin başlangıç ve özelikle sonu; benim gözümde en önemli yer olup, okuyucuyu vuran, vurgun bölümüdür.
Giriş :
'Küçük zavallı bir tırtıl idim bir zamanlar kendi ormanımda küflü yapraklar sundular, yedim sorgusuzca yosun tutmuş su verdiler,pis mi pis içtim mecburen, belki yangınım söner ümidi ile'
Sanki biraz zayıf mı kalmış ne dersiniz?
Bir zamanlar kendi ormanımda Zavallı bir tırtıldım Sundular küflü yaprakları Yedim sorgusuzca Yosun tutmuş su verdiler İçtim Belki yangınım söner ümidiyle
şeklinde olsa daha mı hoş olurmuş acep?
Şiir'in tümünde gözüme fazla/fazlalık gelen sözleri izninizle söylemek isterim.
İlk ve son satırda kullanılan 'idim, ile' sözü. Tırtıldım, ümidiyle şeklinde de olabilirmiş. Kopukluk yaratılmamış olurdu böylece.
yosun tutmuş su verdiler,pis mi pis Yosun tutmuş su zaten kirli, pistir. Pis mi pis denmesi ilave edilip, açılım yapılmasına çok da gerek yokmuş. Anlaşılmayan bir kavram değil zira..
içtim mecburen, belki yangınım söner ümidi ile Pis, kirli olan bir su isteyerek keyifle içilmez zaten. Zorunluluktan ya da mecbur kalındığından olur olursa ancak. Mecburen sözü olmasa da olurmuş..
İkinci Kıt'a :
İşte olan oldu yine sonbahar vurdu dalları Eyvah diyorum okurken.. Olan neymiş? Hele devam edeyim devamı nasıl deniliyor? Meğer sonbahar gelmiş? Doğal bir olay değil mi bu? Gelmiş sonbahar. Eee.. Ama işte olan oldu denilince, bekliyoruz.. Eyvah ne oldu? Deprem mi? Ansızın bir olay mı? Merak edip devam ediyoruz. Bakılıyor olan sonbaharın gelmesi ve dalı vurmasıymış? Dalı değil yaprakları vurur, sarartır Sonbahar. Vurdu dalları?
Yine sonbahar geldi demek sanki yeterliymiş. Ve mutlaka işte sözü kullanılmak isteniyorsa devamındaki satırda kullanılması İşte sararmaya yüz tuttu yapraklar,üşüdü dallar şeklinde denilmesi daha hoş olurmuş sanki..
Üçüncü Kıt'a :
'Derken bir sıcaklık sardı bütün benliğimi' Bütün yerine tüm denilmiş olsa, sanki daha doğru olurmuş. Hatta hiç denilmese 'Derken bir sıcaklık sardı benliğimi' demekle kalınsa da kavram karşasına sebep olacak bir durum yokmuş. Anlaşılırmış.
'bedenime birşeyler oluyor, ne ola acep ki' Dizenin acep ki diye bitmesi vurguyu düşürmüş geldi g/özüme. Şöyle mi olsaydı ne dersiniz?
Bedenime birşeyler oluyor. Ne ola ki acep? Hatta ki eklenmesi de fazlalık mı ne? Ne ola acep demek/denmesi sanki yeterliymiş...
'sarılıyor birisi sımsıkı, unutmuşum tadını belli ki' Birisi sözü burada sanki hafif kalmış. Yeterli vurgu olmamış. Zira 'Şiir'in devamında görüyoruz ki, o 'birisi' denilen özel biri, sevmeyi öğreten, yüreğin çarpmasına sebep, sahip çıkan kişi. Herhangi biri değil. Birisi değil. O, seven/sevilen adam o. 'sarılıyor 'o' sımsıkı, unutmuşum tadını belli ki' şeklinde olması; kişinin ve yüreğindeki yerinin özel olduğunu belirlemek adına birisi sözü yerine 'O' yahut farklı bir sözle belirlenmesi daha uygun olurmuş gibi geldi tarafıma...
yumuşacık ipeksi bir dokunuş tende ki Ki Eki : Dilimizdeki “ki”yi birbiriyle karıştırmamak için şu pratik yöntemi uygulamak lazım. Cümle içerisinde –ki’den sonra –ler çokluk ekini getirebiliyorsanız o –ki zamir olan –ki’dir. Tendekiler olamayacağına göre, burada kullanılan 'ki' bitişik olmalıydı.
Dördüncü Kıt'a: 'Buseler konuyor alnıma, sevgiyi hissediyor üşümüş yüreğim ellerim ısınıyor, gözlerim gülüyor, kalbim yaramaz çocuk gibi sahi bana ne oluyor, baş kaldırırken tüm sevmelere'
Burada yürek duygu seli yaşanıyor. Sevgiyi yaşıyor buram buram yüreğinde 'Şair'..
sahi bana ne oluyor, baş kaldırırken tüm sevmelere' demek yerine Sahi ne oluyor bana denmesi cümlenin akışında daha etkin olurmuş diye düşündüm.
Bir de 'Şair'in virgül kullandığı satırları yeniden gözden geçirmesi dileklerimi sunayım..
Naçizane paylaşımlarım hep 'Şiir'in güzelliği gölgesinde 'Şiir'i paylaşmak adınadır. Ukalalık yapmak değildir. Ben daha iyisini bilirim demek hiç değildir. Bu hakkım/haddim değildir zaten. Sade ve sadece okuyunca bir şiiri ruhuma/gözüme batanları ve bana düşündürttüklerini paylaşmak ve demeden geçememektir.. Lütfen bu böyle biline, böyle algılana!
Daim olsun sevdanız... Daim olsun yüreğiniz/kaleminiz Sevgili Şairemiz.
Dost dediğin böyle olmalı , direk söylemeli varsa bir yanlış bende eğerim başımı eyvallah derim o zaman.
Gelelim eleştiriye; şunu itiraf etmeliyim şiirde bahsettiğin bölümler banada kulak tırmalayıcı gelmişdi fakat ah şu aceleciliğim Fırat (yanlızlık Abidesi) aman duymasın hep kızıyor abla çok acele ediyorsun diye :)
Efendim neyse ne artıkın sayende şiirim kendini buldu özüne kavuştu sonsuz teşekkürlerim ile ama sanırım hala çözemedim şu virgül işini ne dersin :)
Dost dediğin böyle olmalı , direk söylemeli varsa bir yanlış bende eğerim başımı eyvallah derim o zaman.
Gelelim eleştiriye; şunu itiraf etmeliyim şiirde bahsettiğin bölümler banada kulak tırmalayıcı gelmişdi fakat ah şu aceleciliğim Fırat (yanlızlık Abidesi) aman duymasın hep kızıyor abla çok acele ediyorsun diye :)
Efendim neyse ne artıkın sayende şiirim kendini buldu özüne kavuştu sonsuz teşekkürlerim ile ama sanırım hala çözemedim şu virgül işini ne dersin :)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.