1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1811
Okunma
On altılı yaşlarımdan bu yana
Bir ince sızıdır yüreğimde Emirdağ
Ve bir ince kız
Çok uzaklarda gülen gözleriyle
Sıkıca bastırmış göğsüne okul kitaplarını
Unutur muyum hiç…
Emirdağ!
Memleketim!
Eski Kacerli’den Uzun Çarşı’ya doğru süzülürken
Çığlıklanırdı serçeler mayıs bahçelerinden
Hükümet Konağı’nın önünden Lise Yolu’na
Oradan taa Yirmibirağaç’a kadar
Dolardı gönlüme bahar
O günler ne günlerdi yâr…
Bak saçılmış her yana utangaç sevdalarım
Hatırlar mısın?
Tam şurada
Şu okul kapısının ardında
Bir şarkı kalmıştı yarım…
İşte şu kaldırımda yürümüştük seninle yan yana
İşte şu taşın üstüne oturup bir akşamüstü
Mecnun’un Leylâ’ya aşkını anlatmıştım sana
Sonra Ferhat’ın dağları niçin deldiğini
Şu badem ağacının altında…
Şu badem ağacının altında
Taçlar örmüştük papatyalardan lâf olsun diye
Arada bir kaçamak bakışlar atarak birbirimize
Oturup kalmıştık saatlerce hiç konuşmadan…
Sanki taştık…
Sanki ağaçtık…
Bıraksalar belki de yâr
Bir ömür kalkmayacaktık…
Ahmet KÖKEN
5.0
100% (1)