Ademsizlik-Havvasızlık...
Elinde ayıplar yüklü, yırtık bir bulut var Adem’in
Telleri sarkıyor parmakları arasından, Pişmanlıklarla düğümlenmiş perişan saçlarının Özür küflenmiş, cennet terkedilmiş Havva’nın teninde dünyevi yapraklar Kalkmıyor vicdan oturduğu yerden Doğurganlığı yok Havva’nın, çocuğu olmayacak Yüzyıllardır gerilmiş bu iplik koptu kopacak! Soy yürümeyecek toprağa Hiçbir şey babadan oğla kalmayacak Düşüp duran, çürüyen meyveler Belki dünyanın zihnini açar bilinmez. Siyahı mavi, mavisi beyaz, durup duracak Sonsuz denizlerle birlikte, her şeyin başlangıcı uzak gökyüzü… Bilinmez ki ateş nasıl yanar artık, su nasıl akar? Adem varsa varlık bulan, içi içini yiyen zaman, Huysuzlanır mı boşlukta akıp gidemediğinden? Havva yalnız ölecek, kimsenin hevesi yok yaşamaya Adem elma yemiyor artık, Allah bunu umursamasa da! |
ve havva
geldiği gibi gidecek dünya