VAROLUŞ
Üşütüyor artık güneşi sonbaharın,
Sararmış ne kadar yaprağı varsa ağaçların İçinde tüm diriliğini saklayarak, Yok olmadan var olunamayacağını, savuruyor yollarına kışın... Kuşların göçü yine kendine, Bu kanat çırpışlar, konmak için aynı yere Her konuş bir başka göçe gebe... Sararmadan kızıla dönüşen yeşil yaprak, Biliyor olmanın umuduyla yeniyor Yok oluşun umutsuzca çırpınışını... İçindeki ve dışındaki her zerrede, anlam yüklü bulutların, Şimşekleriyle aydınlatıyor, belleğini yeryüzünün, Zıt olanı çarpıştırıyor,gök gürültüsü pahasına. Her yere ayrı yağdırıyor damlalarını, Seliyle bile doyuramıyorken bazen toprak anayı Ummanına damla katan deniz, her daim kucaklıyor onu her damlasını öperek.. Kararsız rüzgarlar,bazı lodostan,bazı karayelden, Oysa savrulacağı yeri bilmek ister bir kum tanesi bile. Rüzgarıda savuran o döngü sırdır çünkü hala onun gözünde, O sırsa bilenin yüreğinde..... İstiridye kabuğunda bir inci tanesi olabilir o kum taneside........ |