GELDE YAŞA...
GELDE YAŞA…
Değmeyin ne olur artık yamacıma Dökülmüş yıkılmış viraneyim Tutunduğum tüm dalarım kırıldı Yok, olmanın yolundayım Ey ölüm gel artık kolarımı açmış seni beklemekteyim Bana bu dünyada verilecek en güzel hediye sensin Gel ne olur artık dayanacak mecalim kalmadı Al beni bu yalancı âlemin deryasında Yıkılmış yok olmuşluğumu daha fazla deşifre etme Ne olur yarınlarımı görmeme müsaade etmeden al beni Yıkılışımı görmesin namert bakışlar Yıkılışımı görmesin derdimi binlere katlayan goncalarım Tebessümle bakan yüzler taş duvara döndüler Masumiyetimi kalleşçe sırtımdan vurarak aldılar Gözlerimin ferini bir anda alıp karanlığa gömdüler Yıkıldım yaşamak artık isyanların vaktinde Hüzünler artık sıra, sıra taşıyacak mecal kalmadı Dertler dersen binbir çeşit yüklenecek hal kalmadı Umutlarımı saldım gökyüzüne yitik masallar gibi Hoyrat duruşumu namert kurşunlarla vurdular Hadi ölüm gelde bu goncalarımın saltanatı olan hasreti bitisin Tut ki yaşanılmışlığımı bin yıla verdin Tut ki umutlarımın bitmesini dilerim Tut ki bu nefese artık layık dilim Titreyen benliğimin yaşam savaşında yenildim yitik kaldım Hadi yalan dünyanın yalan eteklileri Hadi yeni den çalın davulumu yedi göbek yedi ceddime Bilinmedik kulaklara fısldayın yitikliğimi Dilediğiniz namertliğin son sefasın da mutluluğunuzu yakaladınız Ölüm bile tatlı gelmezdi bu kadar sizin için Yaşarken her gün öldürdünüz günde üç kere Üç gonca üç can üç yavrum için Mutluluk sizlerin yandaşı olmuş umut seferberliğiniz Şerefsizlik başınızın tacı Hayâsızlık yaşanılmışlığınızın mukafatı Derinden vurduğunuz paslı mermiler ödülünüz oldu Utan ey ölüm utan ki bu nefesi halen bu yıkılmış bedende taşıtıyorsun Nazlı bir ceylanın edasıdır ölümün bakışları Bir anne şefkati idi ölümün son öpüşü Ve bir namerdin son sıkacağı mermi gibisin ölüm Cesaretin yok cesaretin olsa alırdın bu nefesi şerefsiz dünyada Yaşatmazdın bu yüreğime üç beş eteklinin şerefsizliğini Ve hoyratlığımı ezdirmezdin sacı uzun olan hayırsızlara Hadi uğruna savaş verdiğim uğruna ölümü davet etiğim Yüreğimin benliğimin üç parçası Satılmış gecelerimin ilk alıcıları Taşladığınız hor gördüğünüz ayaklar altına aldığınız can Bir zamanlar baba diye koşup sarıldığınız adam… Öldürdünüz beni sizler hiç gözünüzü kırpmadan Kıydınız bir zamanlar baba diye seslendiğiniz canınıza siper olanı Yüreğinin en hazin yerindeki yaralara tuz bastınız Goncalar ölümü neden bana reva gördünüz Neden bu hidet bu şiddet neden böyle bir son Neden yitik bıraktınız neden Gözleriniz yüreğime hancer gibi saplanır Bakışlarınızdan alevler sarar benliğimi Ölüme koşarım hali ehvalinizi gördükce Ölüm gelir benliğimi kabulnemez yitik kalırım Sizin olmadığınız bir dünyanın nefesine ihtiyacım kalmadı Ölüm naşımın son perdesinde kalacak Tesellim bırakılacağım son musalla taşı olacak Benliğim den geriye sadece dudaklarınızın arasında baba olarak kalacak Diliniz söylerken yüreğiniz kabulenmeyecek Bir babanın son dileği o da yerine gelmeyecek Ben dünümden bu günüme Yarınımdan musalla taşına ölüme koşarken Geriye sadece bırakabileceğim Kifayetsiz satırlarım olacak Ben karanlıktan aydınlığa koşmayı bıraktım artık Ölüm tek teselim oldu kefensiz leş kargalarına Yüreğimi emanet edeceğim toprakta Sadece mezar taşımda Yağmur Aleyna Onur yazılacak Ve geride bırakacağım tüm anılarım Benliğimle birlikte toprak olacak Toprak almaz beni derdim bırakmaz beni Ölüm öper anlımdan gözlerim bir daha görmez sizleri… |
zor olanı seçmeli insan
ve yaşamalı yaşayabildiği kadar
herşeye rağmen tüm olumsuzluklar arasından tatlı bir anıyı kardelen misali çıkarıp yaşamak
selam ve saygılarımla