Korkardım Aşktan Söz Etmeye
Fenerbahçeli’ye
Bir şehri yağmalar gibi ıssız kalınca ruhum Yağmurlar dağlara çıkar, bulutlar uzun Karanlık düşer suya, güneş uymuş ona Gözlerin uyumak bilir, rüzgâr usul vurunca Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Tren raylarından geçer günler, kâh uzun kâh kısa Havaya attığın taş düşer, sapanda vurulunca Toprak ağlar mı ağlar; yer çatlar mı çatlar Topukların düşünce suya Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Geceyi almak gibi koynuna, yalnız kalınca Nasıl yolun bulur âşık, gözleri uykuda Ellerim, ellerinde huzuru bulunca Gök yeşerir, yer yeşerir, ağaç yeşerir Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Irmaklar çağlar, kulağını eğince arza Gözler ağlar, ellerin uzaklaşınca Başım ağır gövdeme, ayaklarım yük Ben ki taşımamışken seni alnımda Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Parmakların gelir geçer, penceremden Perdeler gölgen, Havada sis, siste kurt ulurken Ben ki yıllarca hasretim Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Tenin, memnun olmamış dünya Saçlarını rüzgâra göre tanı Gözlerin aşkın en yakın tanığı Vurun kelepçeleri gözlerime Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Küçük çocuk top oynardı bahçede Hayalleri vardı uzanınca gecede Hangi parmağın çizdi, bu işkencede ne? Aşkın ruhumda körebe Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. Mum gibi eriyip de ruhumda kelimeler Çarmıha mı geriliyor bedenim Çakmak gibi tüterken tüneller Ellerin gelir geçer Ve ben Aşktan söz etmemişken sana. II Kirlenmiş dünyanın bir ucundan bak Gözleri ellerin kadar çapak Hangi tene değsem işkence Eğil de çocuk gözlerime bak Ve ben Aşktan söz etmeye korkardım. Tozlu pencerelerinde sinek atığı Poker değil, pişti desen değil Bu kasvet hangi aşkın artığı Ölmüş çocukların çığlığı Ve ben Aşktan söz etmeye korkardım. Şehirler bombalanırdı, rüya değildi Baş üstünde baş olmazdı Sapla saman değil rüzgârın savurduğu Eller ve kollardı Ve ben Aşktan söz etmeye korkardım. Dilenciler uğrardı köşedeki meyhaneye Kediler, kasapların önünde dolanırdı. Kadınlar, usulca dönerdi sokağı. Kuşlar, olgun ağaçlara uğrardı. Ve ben Aşktan söz etmeye korkardım. III Güneşe ulaşmaktı insanların umudu Gönlüm güneşlerle doluydu. Gözlerin fener olurdu Balıklar havada uçardı. Ve ben Aşkı almazdım ağzıma. Bulutlar, sıcak günlerde yorgandı. Ağaçlar, yeşiliyle çıkagelirdi. Çocukların üstünde elbise Annelerin ellerini tutardı. Ve ben Aşkı almazdım ağzıma. Sigara içerdi babalar, kimi akşamlar Kamışlar daha adam olmamıştı. Çilingir sofrasında Abbas, Aşklar, bir masaldı. Ve ben Aşkı almazdım ağzıma. Beton duvarları vardı evlerin Ağlamak haramdı. Sesleri vardı kelimelerin Kuşlar bile anlardı. Ve ben Aşkı almazdım ağzıma. IV Gece sendin, gündüz sen Adım sendin, sende ben Şehirler sana çıkardı Trenler sende durur Ve ben Aşkı bilmezdim böyle. Ağaçlar sen kokardı, Kediler sen konuşurdu Bir dilim ekmekle Sen diye doyardı. Ve ben Aşkı bilmezdim böyle. Yıldızların uğrak yeriydi gözlerin. Güneş, uyandın diye doğardı. Gece, sen uyudun diye karanlık İnsanlar sus pus olurdu. Ve ben Aşkı bilmezdim böyle. Saçların havalansın diye eserdi rüzgâr, Irmaklar, sen geldin diye çağlardı. Dağlar, yürüyesin diye eğerdi başını Kuşlar da neşe taşırdı. Ve ben Aşkı bilmezdim böyle. V Şimdi oturup hayatın kenarına Yırtmak vakti anıları. Sığınıp gülen simana Unutmak var hatıraları. Ne doğan gün sendin, Ne de yaşama sevinci Yıkıldı içimdeki bendin Neşe, hüzne erince. Vakit geçti sevgili Gel, yorma kendini. Sakla içinde kederi Balıklar, güzel yerini saklayacak. M.S./2010 KAHRAMANMARAŞ |
kaleminiz daim olsun..
Saygılar.