Oy Nazlıcan oy
Hayat şehirler arası.
Yaşam
siyah desen üzerinde
beyaz çizgiler.
Dolunayı izliyorum ,
gecenin son çeğreğinde.
kırmızı lambalar yolumu keser,
her kavşağa geldiğimde,
beyaz çizgilerin sonumu ne?
Levhalar yol göterir,; istikamet dolunay....
Dolunayı izliyorum ,
gecenin son çeğreği.
Ufuk kızarıyor sanırsın tandır ekmeği gibi,
Karnımda bir mola sancısı,
Yol kenarındaki bütün lokantalar kapalı,
Azığım ,çeğrek
ekmekle kuru soğan,
Kuru soğanın hatrına-
karavanlı
gurbetçilerin konakladığı
lüks bir restorantta mola verdim...
Kahvemi yudumlarken,
Yaktığım sigaranın dumanı,
Geçtiğim Macaristan yolları,
Kıvrım, kıvrım gözden kayboluyor...
’Radyoda özgür müzik’...
-Ahmet kaya söylüyor-
"Oy Nazlıcan,,
Vahşi bayırların maralı, Nazlıcan
Saçları fırtınayla taralı, Nazlıcan
Serin yayla çiçeği, Nazlıcan
Deli dolu heyecan,
Göğsümde bir
sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan.
Müzik eşliğinde hayeller kuruyorum,
beyaz çizgilerin bittiği yerde.
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi bir kız...
Elele tutuşup çimlerde koşuyoruz,
Papatya yapraklarının gölgesinde saklambaç oynuyoruz.
Onu bulan hep ben oluyorum,
Dokununca bedenimde zelzele,
Dişlerimin arasına sıkışmış
tekbir cümle,
yutkunamıyorum...
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi, bir
sevgilim olmuştu...
Ona papatyalardan taç yapıp gelinlik dikiyor,
menekşelerle süslüyorum.
O ise papatya falına bakıyor,
-seviyooorrr,,,, sev miyooor...
Onun için şiirler yazıp şarkılar söylüyorum,
adını bile bilmiyorum,
hiç de sormadım,
ama Nazlıcan değildi...
Adının ne olduğu önemli değildi,
Çünkü çok güzel...
gözleri gök yüzünde dolunay gibi ’bir kız.’
’’Onun kendisi gibi;
dünyalar güzeli bir Nazlıcan doğura bileceğini düşünüyordum,,
Saçlarını meltem savurdukca;
Aşk kokuyordu, mis gibi.
Gözleri gök yüzünde dolunay gibi,
çimlere uzanıp dudaklarımla
yıldız topluyorum,
gecenin son çeğreği...
Kavşağa gelene kadar herşey çok güzeldi,
kırmızı lamba yine durdurdu,
hayellerim vuslat oldu...
Levhalar dolunayı gösteriyor.
Yeni yol, yeni
beyaz çizgi uzayıp gidiyor.
Ben hala dolunayı izliyorum
gecenin son çeğreğinde...
Nazlıcan isminde
sevgilim olma olasılığı büyük bir mücize olurdu ancak...
Yüreğim benimle kavilleşmişti,
Hayal prens,
sevgimin üzerine ant içtirmişti...
Bir gün kızım olursa,
Adını "Nazlıcan" koyabilmem için...
Herşeyin adı Nazlıcan olmuştu.
Her güzel kız Nazlıcan`dı.
Dolunayın,
beyaz çizgilerin, enterasan levhaların...
Hatta uzun Yol otobüslerinin
güneşliğine,
kamyonların kasasına,
Emir dağın eteklerine,
İstanbul`un çıkışına,
İzmir`in girişine,
Ankara’nın üst geçitlerine,
Adana’nın tiren istasyonuna,
Samsun’un sokaklarına,
’Nazlıcan yazıyordum’ !!!....
Hayat şehirler arası,
Yaşam
siyah desen üzerinde
beyaz çizgiler.
Dolunayı izliyordum,
gecenin son çeğreğinde..
Yollar karlı ve kontrollü,
Beynim Nazlıcan’dan alkollü,
Aylardan Kasım, yıl 1899’du.
Orhan SOYCAN
yayın tarihi 25.11.2010