Yalnızlık çayı davetlileri,senden korkuyor olsaydım kılıç kuşanırdım yağmur değil topla çığlıklarını ve git artık yorganımdan saati de it elinin tersiyle zaman bir süre durmalı yoksa gidişin niye ’sana uğultular bırakıyorum’ de unutmadan bilirsin aniden duyarsam korkarım / hiç görmemişliğin pişkinliğinden otlanıp de ki, hazırlıklara başlayayım kulaklarımı bundan böyle ayak seslerine gidişine ve yanılıp, olur da hani dönersin diye / gelişine şimdiden tıkayayım yolun uzun azığına bir parça sen koydum giderken, atıştırırsın bana getirdiğin, yoğurup pişirdiğim şu içimde bir kaç satır yarısı benim diye utana sıkıla istediğin hani, ceketini de unutma çıkarken dışarısı epey soğudu yağmur şimdiden koynumda uyudu bile, güle güle... |
okundukça artıyor mısralar...