ÖLÜMÜN FISILDAYIŞLARI
Terk edildim bu gün
Bir hayatın anılarından. Yenildim bir aşka daha. Ellerim boş, Kalbim umutsuz Bir hecenin ardında kalan Harf gibi, Silindim cümlelerden, Paragraflardan... Aldı canımı bir sevgili, Bedenimi çağırdı ölümün kandiline. Ateşe verdi yüreğimin Tahtadan yapılmış aşkını. Bir bir yandı Anılarım, umutlarım... Bir ses dahi çıkartamadım. Dilsizler gibi duyuramadım sesimi. Sustum sustum öylece kalakaldım. Bir umut besliyorken gözlerimde Bu gün o umutta gitti. Alevlerin kucağında... Bir deniz bekliyor ruhumu almak için, Kendisine çağırıyor bedenimi toprak, Nefesimi benden çalıyor hava, Bir gülücük beklerken yüreğim Atıldı sevgilinin elinden gelen ölüme... Ah vah çekse de dilim, Yüreğim susmuştu Derin bir dehlizin zindanında. Yüreğimde kin olmasa da, Razıydım sevgilinin Ölüm dokunuşuna... Üzerime serpilse de ölümün toprağı Etmiyordum tek bir kötü kelam. Yüreğim sussa da, Bedenim bir koku misali Siniyordu sevgilinin bedenine. Vazgeçtim artık bu gün Yaşamaktan, Kendimden... Bir sevgilinin koynunda gördüğüm Ölüm tutuyordu beni yakamdan. Çekiyordu usulca diyarına... Yüreğime inceden gölge yapan bir ışık misali, Bir gölge de yitirdim sevgilerimi. Boğazıma tıkılan bir sevda da, Kustum ruhumun umutlarını... Gerek yoktu zaten sevmeye, sevgiliye Ölüm usulca gözlerime Sonumun tiyatrosunu izletirken. Gerek yoktu nefes almaya, Salınan denize bakmaya Sevgilinin gözlerinde mutluluğu bulmaya Ölüm usulca yüreğime Geldiğini fısıldarken... Bitiyordu bir gün daha Ben de yok oluyordum bir alev gibi, Yanan bir kibritin ucunda Küle dönen ruhumu görerek.. |