*****S I R
Sır sandılar
Oysa aşikârdı Cümle âlemin nefesinden dağılıyordu Şehrin otağına Sessizliğe inat Katıla katıla gülüyordu İpeksi ellerinde unuttuğu Yargılanmamış günahlarla Ve susuyordu Dudağına yapışmış yeminle Sırların ardında. Sır sandılar Öyle demişti Karanlıkta yaşayan öykü İki sessizliği Usulca yan yana getirmişti Bir adım, bir adım daha derken Bir kıvılcımlık sözler kaplamıştı dünyayı Gece yarıları Düşler odasında Büyük sırlar küçük sırlara eşlik etmişti Ve şimdi Kapıyı aralamanın Tam zamanıydı. Sır sandılar Sobelenmeden önce Efsunlanmış bir rüyadan Zorla uyanarak Yapraklarını çevirdiler hayatın Aslında ne çoktu yanlış adresler Bir kalemde sildiler Bir nefeste tükettiler Ve er kişi, hatun kişi niyetine Bütün duaları sessizce okudular Anladılar ki Bütün sırlar zamansızdı Tıpkı bütün ölümler gibi. Sır sandılar Masallarda tüneyen uykuları Mehtapsız Yıldızsız geceleri sürdüler imgeli düşlere Yazgıları alev aldı Eylemleri sustu istemeden Aslında iki bayram arası Gündüzle geceyi nikâhlayacaklardı Olmadı Çünkü hep iki bayram arasında kaldılar Ve kararı kader verdi Yaşam bir nefsi müdafaaysa eğer Sırları saklamanın cezası beraattı Artık sırlar suçsuzdu. Yaşasın masum sırlar... |
Okur,kurgunun gerçeğe bakışına göre hükmünü verir.
Yaşamın o değin varsıl,öylesine çok bilinmezliklerle dolu ve sınırsızlığı içindeyiz .Bun çeşitlilğin elbette ki şiire yansıtılması kaçınılmaz oluyor.
Şiirde 'sır' bir kurgu mudur yoksa bir gerçek midir?
Tek çıkış yolumuz ''İnsanoğlu bilmediğini anlamlandıramaz.'' yargısına inanmak.
Mevlana ''Bütün anlatabildiğim dinleyenin anladığı kadardır.'' diyor.
Öyleyse yazmak da yetmiyor.Okur olarak kurgu-gerçek arasındaki gizemi kavramaya çalışmak için özel uğraş vermek kalıyor geriye.
Yaşam gerçeklerinden birinin ;aşkın bu şiirde bir ''Sır''ın nesnesi olarak kurgulandığı kesin.
Gerisi...
Şiirin arka plan üstüne kurulduğu kesin.
En karmaşık karmaşıklığın,en açık açıklığın,en geniş genişliğin,en sınırsız sınırsızlığın yansıtılışıyla.
Şair, kendi olaylarını 'en'leştirdiğim sınırsızlık içinden seçer ve dize dize biraraya getirir.Kendisine göre belirleyicilikle içselleştirdiklerini okuruna 'sır/şiir' olarak sunar.
Okur olarak şiire bakarsınız,dizelerde gezinirsiniz ve iç sayfalarınızda gezinenlerle benzeşenleri yakalamaya ;oradan hareketle de gizemi çözmeye çalışırsınız.
Alt ve üst okumaları tamamladığım zaman Sayın GÖKÇEÖZ''ün,''bilinç/ söylem =/bilinçaltı/şiir'' denkleminde tunç kararını somutladığını düşünüyorum.
Bu sihirli şiirin bir okur olarak beni fazlasıyla cezbettiğini;bilinen yazım imlerinin yetmediği yerlerde Şair'in bilinçle yeni imgeler kullandığını söyleyebilirim.
Sır'ın sınırlarını keşfetmek güç değildi.Kurgu/yaşam üstbaşlıkları arasında kaybolmadan dolaştım durdum şiirde.
Kutluyorum Değerli GÖKÇEÖZ'ü.