Bir Tutam Çığlıkgeceler kardeş olurken ayın karanlığına an gelir tükenir kendi içinde yabanıl bir gezinti olur salıncak kurup bulutlara el sallarız seninle bir düşün içinde birbirimize dokunurken o el bana alevler yanar avuçlarımda ateşler yanar dumanı tütmeyen ayazında akşamların dudaklarımın isiyle eş olurum er şafaklarında sormadan hiç sorgulamadan bağdaş kurup oturdun asi gelinciklere inat ve bir düşünüşün içinde kayboldun gün ışığı gözlerine bakarken yakalayıverdin ruhumu en zarif yerinden vururken yürekte ki sevgi dalgaları sahile elimin tersiyle sildim gecelerin terini sağdım en büyük zamanları prangal avuçlarımdan düştük bir menzilliğin gölgesine her mevsim can verdi denizlere adımız koyu şafaklara asıldı titrek bir aleve yürüdük beraberce hicran masallarıyla yoksul çiçekler ektik kendi varsıl bahçemize bir tutam çığlık olup ulaştık yücelere gömsekte tüm sızıları aşkın kanadına korkular sürdük asil yüreğimize ıtır ürkeklik koktu sevda şimdi baharın devingenliğine bulaştık yürüyoruz kendi tarumarlığımızda yılların hıncı çıktı sanki bir çırpıda özlemden kavrulmuş ellerimize kim bilir bir gün kınalar yakılır belkide... |
Öncelikle şiir çok sevilmiş, ama kavuşulamamış birisine yazılmış, bu belli. İkincisi bu kişi gurbete gitmiş, yahut da başka bir şey, neyse. Belki de evlenmiş, gitmiş. Arada mesafe olduğu kesin. Belki bir çocukluk aşkı, belki ilk gençlik. Sonra tahmin ediyorum bu aşk ilan edilememiş, içinizde kalmış. Kalmış ki, geceleri sancı yapıyor. Bir ihtimal...
Ceza ile yorum bu kadar oluyor. :) Şimdilik tahminim bu kadar.