3. Desire(Sükût, ıztırap ve Veda)Gözyaşı Desire’nin en titrek sancısıdır Siz bunu böyle bilin, siz bunu böyle bilin. O yalan sokağının halis yabancısıdır, Ellerinde bir nesil doğacak kadar derin! Hayale bir adımlık menzilim kaldı yazık, İçimde duyuyorum gerçeğin melalini. Ses kesik, his kesik ve uzak cennet artık Dilimde buluyorum sözlerin vebalini. Onu tanısaydınız, onu anlasaydınız, Belki de ruhunuzun kaybolan yazgısını Çölde su bulmuş gibi görüp alacaktınız; Ama tutamadınız Desire’nin yasını! Bize de bir ölünün canına yanmak düşer, İhanet gibi kahpe ve yatak kadar soğuk. Leyla’ya bir pencere, Mecnun’a toprak düşer Bir sevda yankılanır mezarda boğuk boğuk... Sormayın yarenime nereye gidiyorum, Bulmaya gidiyorum Desire’nin yerini. Sizin için de ona bir şeyler diyeceğim, Dereceğim toprağa kırmızı güllerini. Yeni bir ufka yelken açar mı bilmem ama, Yüreğim yanınızdan eminim göçecektir. Desire’nin yüzünü hatırlatır yüzünüz, Bir ölü, öldüğünü nereden bilecektir... |
Belli bir aşamadan sonra;
kendisi veya karşısındakinin hevâsı için değil,
kendisi ve karşısındakinin bekâsı için
yani,
Allah rızası için susmayı becerebilmeli
Sessizliğiniz için teşekkür ederim