Narsistçe
Analar
defne dallarından yapılmış sallara yerleştiriyor karagözlü bebelerini korkularını yenip acılarıyla eleyip son damla sütle memeleyip kokularıyla beleyip salıyorlar asi nehrinin dingin sularına isalaşmaya gök kararıyor savaş çığlıklarına dönüşüyor ebem kuşağı haçlı orduları geliyor sürüler halinde zırhlara bürünmüş çakal gözlü tilki bakışlı saman dağını aşıp kuşatıyor kaleleri kuşatıyor köyleri kuşatıyor dinleri kesiyor dilleri yalın kılıç kargı mızrak kalkan gürz yanıyor burçlarda insan etleri uçuşuyor hendeklere tayından arta kalan bebe iskeletleri kadınlar geçiyor kafilelerle bilekleri kenetli gözleri bağlı tanrılara adaklanmış ak kefenler kızıla boyanıyor içe bükülmüş çığlıklar acıya dayanıyor kemikleşiyor kin duaların ırzına geçiliyor haçların gölgesinde herşey mübah diyor yeni tanrılar herşey berikiler için, erkekleri iğdiş edilmiş yaylaların kadınları mavi gözlü çocuklar doğuruyor asırlarca muzaffer haçlılar dönüyor batının batısına yangın yerinden kaçırdıkları ganimetlerle gözlerinde kan dudaklarında iman göğüslerinde nişan kulakları yırtıyor çanları kiliselerin açılıyor kapısı cennetin dantesiz dantelli süluetin sahnesine fırlıyor ilahi komedya doğunun rahminde dölleniyor batının soygun çağı doğunun güneşiyle ağarıyor zifiri kan ve gözyaşıyla temizleniyor kiri ardında posası çıkarılmış insanlık emekliyor şaşkın yılgın ve hiç bir anlam veremiyor neden varım ne olacağım yokluğa sarılıyor koşuyor arsızca oburca tüketiyor umudu uzayı fethetmeye koşuyor dünyadan uzaklaştıkça kendine sarılıyor yalnız kalıyor bir elinde korkusu ölümün diğerinde cennetin ahahtarı cehennemden kaçıyor körce dokunduğu herşey kirleniyor soluduğu hava içtiği su yaktığı ateş taşıdığı yürek yandığı sevda düşleri madenleşiyor altun pırlanta sürülüyor pazara sürmeli gözler sürüce sürgün veriyor sürreal binlerce tanrı yaratılıyor mabedleri yıkılmış tarihsel düttürüden herkes nasibini alsın deye bu güldürüden ve taşıyor Kybelenin kızgın döl yatağı yeniden doğmuyor defne dalına sarılı ölü bebeler gelinlik bir kıza dönüşüyor nehr il maklup naletlenmiş toprakları sürüklüyor peşisıra isyanlar vadeden kuzeye dönüyor yüzünü sakin ve narsistçe gülümsüyor... Bu öyküsel düttürü, umudu isyanda bulanlara adaklanmıştır. Görsel ;Peiter Brugel |
doğuştanmıdır, içimizdeki bencillik
oyuncaklarımızı paylaşamayız çoğunlukla,
sonra büyür bu paylaşamamak içimizde..
sonradanmı girer içimize bencillik
etken anamı, babamı doğamı?
şekillendirir bizdeki her şeyi..
veya herşey düşünebildiğimizden başkamı?
sevgilerle dost..
munır tarafından 11/2/2010 1:40:16 AM zamanında düzenlenmiştir.