Hayat bir bıçak sırtı yanarken gök ekinler Tonlarca ağırlıkta çelikten silindirler Buruşukluk bırakmaz, ütüler gökyüzünü Kirpi kulaklı toprak yağmur sesini dinler Söylerse yürek söyler sözlerin en düzünü.
Umudun memesine bir dokunsun dudağın Sular kabarcıklıdır, ateşi çıkar dağın Şimşek parıltıları ufuklarda kol gezer Bu nasıl bir sevda ki kurur dilin damağın Her kuş senin resmini kendi gönlüne çizer.
Kime sorsam diyor ki, yitiğini kendin bul Düşsüz-duvarsız kaldım, öteler uğul uğul Bilmem nasıl kapanır aradaki uçurum Gözlerimde gezinir yol şaşmış bir karadul Tütsüle toprağımı benim ince yağmurum
Çadırımın üstüne tıpır tıpır düştükçe Yer-gök çiçeğe durur çocuklar gülüştükçe Yalnızlığı unutur, içimde çoğalırım En acılı aşklar da bal olur bölüştükçe Azığım aşk olmasa kör yollarda kalırım
Emi-alba parfümü egzotik bir rüyâdır Birleşimi lavanta, menekşe ve fulyadır Gökkuşağıyla yansır güzelim saçlarına Biraz sır,biraz cezbe,biraz malihulyâdır Asılır damla damla ince dal uçlarına
Gece ay ışığında gölge aslını aşar Duman dağılıp gider,dağ yine dağca yaşar Kutsarım toprağımın kumunu çakılını Bir nehir yatağından nasıl fırlayıp taşar Bu şiirle öğrendim nasılın nasılını
Çalgımın adı güzdür,dinlettiğim resital Meyve ağır basmazsa hiç eğik durur mu dal Vurgun yemiş gibiyim göç yolu üzerinde Med ve cezir uyumlu sulara saldım sandal Söz kıtlığı olur mu pişmiş bir söz erinde?
Kesin tahammülüm yok bahaneye ve cenge Ne zaman bir ah çeksem o an bozulur denge Lâl olur ağzım/dilim hepten kurak düşerim Kapılırım evreni ırgalayan ahenge Canânın kapısında cana ırak düşerim
Ne zaman gökyüzünü okusa bir müneccim Ne memurluk isterim ne de o biçim tecim Kendimi bir denizin abisinde bulurum Güzel bir sese karşı çıra gibidir içim Umudum,bereketim,nerdesin ey yağmurum?
Kapım-pencerem açık, kucağım seni bekler Dilimi ve gönlümü senin adın bezekler Saklandığın bulutun arkasından çık da gel Kışa hazırlanmakta bütün börtü-böcekler Engel koyan utansın, her engeli yık da gel
Yazdan güze geçişin hüznüdür duyduklarım Seni hayal ederim, adak oruç tutarım Gönül kabullenmiyor köşesiz sığlıkları Sensiz her yer karanlık, sensiz her şeyler yarım Gittikçe sıklaşıyor kuşların çığlıkları
Ey sevgili, şiirin solmayan gül demeti, Bir can sana âşıksa dillendirmez nikbeti Kaptırır perçemini en delişmen akışa Şimdi seninle seni çağırmamın hikmeti Nakkaşını bulanlar takılır mı nakışa?
Bir nehir yatağından taşınca böyle taşar Cins atlar yarışlarda koşunca böyle koşar Yeryüzü ve gökyüzü, hepsi benim özümde Hiç özünden ağlar mı ısmarlanmış nevhager? Saf aşkla yaşarım ki, katkı yoktur közümde
Haset yüreksizlerin kapalı kafesidir Göklerin gürlemesi bir muştunun sesidir Gözlerini oyarım kim eğri baksa sana Sözüm bir ayet değil salt şair nefesidir Ateş olan sözleri yine söylettin bana
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ATEŞ OLAN SÖZLERİ YİNE SÖYLETTİN BANA şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ATEŞ OLAN SÖZLERİ YİNE SÖYLETTİN BANA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.