Ayrılıkgece sinmişti üstüne vuruyor, yas tutan döşüne, berduş caddelerin karanlığı. ve karanlık bulaşmış sakalına, elleri soğuk, silik renkli ceketi, sığınmak ister gibi, gümüş renkli ortama. buruşmuş alnına vuran çiğ damlaları düşüyor üstüne kış bağlayan döşüne uzun taş döşeli bulvarları aşmak: daha da uzaklaşmak, uzun karışık, soğuk karanlık duvarları. zor geliyordu adama, anlamak. uzaklaştıkça yaklaşan, bir düştü, ışıktan arta kalan, bir sönüştü, ne yana dönse gördüğü, gecenin üstüne düştüğü bir ölüştü, …sevda. sevdasıydı karanfil kokusu karanfil kokulu o duygu mil çekilmişti gözlerine gecenin. Geceden daha derin anlamamıştı karanlıkları anlamamıştı yalnızlığı ta ki anlayana kadar… /sakın! .../ gecenin rengini atmış sakalın sığınamazsın gümüş renkli ortamlara kara sevdalara sakın! dokunma dediler adama dokunma! Kaldırımlar soğuk, kaldırımlar sırnaşık Kaldırımlar yalnız, kaldırımlar yalnızlara âşık geceyi çekmişti üstüne, kış bağlayan döşüne. |