BABAMI ÖLDÜRDÜM HİÇ KAN ÇIKMADI
Yaşadığım bir anıdan yola çıkarak yazdığım,
Masal gibi bir şiir. BABAMI ÖLDÜRDÜM HİÇ KAN ÇIKMADI Çocuksu masum hayaller yok benim düşlerimde Gözlerim ağlıyor geçmişi düşündükçe Çile defterim daha dolmamış yaş geçse de Hatırladıkça kan kusuyor dudaklarım Yüzü gülmeyen annemin hikâyesinde Bir burukluk var bu hikâyemde Bir gönül kırgınlığı Bir aldatılmışlığın hikâyesi var bu şiirimde Annemin gerçek yaşam öyküsü Hiç gülmeyen yüzü var bu şiirde Herkesin bir öyküsü vardır Herkesin ve her şeyin bir öyküsü Geçmişimin öyküsünü fısıldamak istiyorum sizlere Geçmişten bu günüme uzanan Bir yükselip bir alçalan uğultular var kulağımda Gökyüzündeki yıldızları saysam tek tek Eş değer midir acaba babamın ihanet sayısına? Ya da denk gelir mi, annemin aldatılmışlığına? Galiba en iyisi Gecenin karanlık yüzüyle örtmek bu iğrençliği Bu romantik bir zaman öyküsü değil Benim sessiz hayatım gibi kalmamalı bu şiir Sessiz sevdalar gibi için için ağlamamalı bu yürek Bilirim Sessiz sevdalar satır aralarında şiirlerde güzeldir Ey şahidim olan yağmurlar gece ve yıldızlar Bir siz bilirsiniz içimdeki yangını Bir siz anlarsınız yüreğimdeki sancıyı Ve bir tek siz şahitsiniz onu nasıl öldürdüğüme Ve pişman değilim asla onu mezara gömdüğüme Anılarımdan kaçmak istedim Kendimi bulmak adına kaçmak istedim Güneşe gölge yapan insanlardan kaçmak istedim Çünkü umutsuzdum Çünkü mutsuzdum Yani yaşamak adına öldürmek lazımsa Ya da kirletilmiş anılardan kurtulmak gerekiyorsa Güçlünün güçsüzü ezdiği bu zamanda Öyle başın eğik gezmeyeceksin! Ardına bakmadan çekip gitmeyeceksin! Karartılmış mevsimler yaşadım ben Şarkılarda unutulmuş, bir masalın kahramanı oldum Bir masal belki belki de Yaşanılmış bir hayatın hikâyesi Ne kolay değil mi “hikâye” deyip geçmek Oysa öyle zordu ki çocuk yüreğimle onları yaşamak İçimdeki hatıralar bir film gibi canlanıyor gözümde İhanetin kokusu hiç gitmedi büyüdü içimde Bir karanlık çöktü geceme gündüzüme Geleceğim geçmişime takılıyor Geçmişimin bir ucu bu günümü bağlıyor Ya yarınlar Yarınlar kaçarak yaşanmaz ki Sığınmalı bir limana ve hep orada kalmalı Çile çemberinden geçip geldim bu zamana Öyle utanarak değil dimdik gururla sarıldım yaşama Ve öyle sessiz sedasız değil bağıra bağıra söyledim türküleri Beş kardeşin ve annemin acısını çıkartmak için senden Zaman denen vuslatın acısını iple çektim Yağmur yağıyordu bir mart akşamında Ve kapıda yarım bıraktığım göz yaşlarım Dinmek bilmiyordu yağmura inat Öylesine büyüdün içimde Ve öylesine büyüdü öfkem nefretimle Bunlar çocukça öyküler belki ama İhanetler derin izler bıraktı yüreğimde Salınarak gelip geçti uzun seneler Bir ben daha yok geride Bir annem daha yok yüreğimde Şarkıların ritminde ne keyiflidir acıları karşılamak Ne keyiflidir her şeyden uzak yaşayabilmek Ya yalnızlık O şarkılar olmadan nasıl çekilir? Nasıl çekilir yaşamın kirletilmiş yanları Ölüme bir bile kalmadı baba Vereceksin hesabını yalansız baki dünyada Ah bir anlatabilsem sana olan öfkemi Bir anlatabilsem sana olan nefretimi Ve algılayabilsen bize neler ettiğini Dinlediğim şarkıların ıntroları hala kulağımda ninni Kelimelerden duvarlar ördüm kendime gizli gizli Unut artık begonyaları menekşeleri Seni öldürdüğüm gün bitecek bu tecelli Sinsi sinsi üzerime geliyor yüzünün gölgesi Ah bu karanlıklar ah bu gece yalnızlıkları Artık boğuyor beni bu karanlığın vehameti Nice umutsuzluklar yaşandı nice mutsuzluklar Ardı ardına asılmış düşler gördüm Bir pamuk ipliğine bağlı yarım yamalı düşler Morartılmış düşler kurdum seni öldürürken Seni öldürürken adına şiirler yazdım Hicaz makamında gülücükler çoğalttım yüzümde Burçak burçak avuçladım babama olan öfkemi Sineme çekmedim yağmur damlası ihanetini Varlığında sensiz kaldığım yılların hesabı var ellerimde Bu gün için biriktirdiğim acılarım var yüreğimde Öyle zor ki sana dünün hesabını sormak Öyle anlamsız ki artık olanı biteni yargılamak Ve içimdeki nefreti yüzüne haykırmak Ben senin bildiğin yüreklerden ayrı bir yüreğim Ben sadece Düşlerimle geçmişimle mücadele edebilirim Kaçmak yok diyor yüreğim Kaçmak yok Cesedinin başında ağlamayacağım asla Asla gelmeyeceğim mezarına “Bunu çoktan hak ettin” diye yazdıracağım mezar taşına Bir tek dua’ya hasret kalacaksın toprak altında Acı yıllar bir bir depreşti yüreğimde Yıllar ne de derin izler bıraktılar Şimdi zamana asılmış bir umudun peşindeyim Ellerimle örmediğim bir kaderin pençesindeyim Çıngıraklı yılan misali iz sürmekteyim Aynalar ahh aynalar Yüzümün yarısını silen aynalar Diğer yarısına gülüp geçen aynalar Bakamaz oldum size Bakamaz oldum ihanetin yansıdığı yüzüme Kapkara bir “dün” var arkamda Sararmış bir “ bu gün” yaşıyorum umutsuzca Bembeyaz bir “ yarın” istiyorum aslında Masmavi gökyüzüne ulaşsa da haykırışlarım Kırmızı düşler kuruyorum mutluluk adına Dedim ya Bu romantik bir zaman öyküsü değil Bu yaşanmışlığın gerçek hikâyesi Sahnedeki son perde İhanetin ta kendisi İtiraf ediyorum anne Onu ben öldürdüm Babamı ben öldürdüm anne Elveda bir adam ve elveda memleketim Elveda geçmişim Düşlerimde yüreğimde öldürdüm babamı Bu günümüzü karartan adamı öldürdüm anne Fakat nasıl öldürdüm Neyle öldürdüm bilmiyorum Ancak “Babamı öldürdüm hiç kan çıkmadı” anne 24.03.2006 / ANKARA |