Söyle...
Hayır söyleme
bırak bu şarkıda öyle kalsın hiç söylenmemiş gibi... ki mırıldadığın bütün sözler bile yorgun bir devrimcinin sözleri gibi hücreleri dövmekte yalnızca sus söyleme bu şehir alışkın değil her an, köşe başlarına pusu atılır yine dilin söylediğine değil ama sözlerin anlaşılamamazlığından... ne olur söyleme bırak bir çoban uyutsun kavalıyla bütün kaldırımları ki artık hiç bir şarkı dile getirmiyor yüreğin akışını söyleme ki günü geldiğinde bir ülküsü olan bile çelişmedi mi kendi diliyle ? peki, şimdi sen söylersen şehir yeniden ayaklanmaz mı ? ihanet, bu kadar kolay dillenirken üstelik ama ille de söyleceksen dilini tutamayıp bütün dillerde söyle... ki her kez dinlesin olmuyor değil mi ? her telden... biliyordum, biliyordumda anlamıyorlar işte... hadi neyse, söyle... gayrı tutamam artık seni "zaten, her (dil) kendi türküsünü söylemek için yaratılmamışmıydı ? " en büyük ahmaklıkları da "bir Karga’yı kafese koyup Bülbül gibi ötmesini beklemekti..." ama olmadı işte... olmadı. |
çok güzeldi şiiriniz kutlarım.
şairim.