Masal-2 - I
I-
Bir varmış bir de yokmuş, söyleyen bilen çokmuş Dünyanın her bir yanı, bereketmiş bollukmuş Kim bilir belki Çin’de, kimse bilmezken Çin’ce Varmış güzel bir ülke, sanki Cennet içinde Yeri desen bilinmez, bu dünyadan aralı Başında da çok iyi, birde varmış kralı Kralın; Çok iyi bir hatunu, üçte yavrusu varmış Krallıktaki her fert, mutlu ve bahtiyarmış Amma; Bir dert varmışki bu güzel krallığın üstünde Bulunmazmış çaresi çarelerin içinde. Saray bahçesindeki, bir elma ağacından Yılda bir kez olurmuş. tek bir elma Kızıldan Ama Kızıl elmayı, Kral hiç alamazmış Ne eylerse eylesin, hiç bir yol bulamazmış Nedenmi? Kızıl elmanın olup, tam yetişeceği gece Nerden gelir bilinmez, çok çirkin ve irice Bir dev gelip çıkarmış, her kes ondan korkarmış Yaklaşarak ağaca, şiddetlice kükrermiş Kızıl elmayı alıp, sonra çekip gidermiş Yıllar yılı hep böyle, uzunca sürüp gitmiş. Elma olmuş, dev gelmiş, Kızıl, elmayı almış Kızıl elma her sene yalnız devin olurmuş. Kral dertlimi dertli, “Ne olacak” diyormuş Bu sinir işkencesi, onu bitiriyormuş. Ve; Bir gün demiş : “Çağırın, oğullarımı huzura Düşünsünler bulsunlar, bir care bu duruma Deve yedirmesinler, artık Kızıl elmayı Dağıtsınlar yurttaki, bu kasvetli havayı.” Oğulları çıkmışlar, Kralın huzuruna, Demişler bir care bulmalı bu duruma. Kral: demiş “ Canlarım, bizi ancak can anlar Yaşlanıyorum artık hızla geçiyor yıllar Bilirsiniz her sene, elmayı dev alıyor, Bize ancak elmadan, bir kuru dal kalıyor Artık kızıl elmayı, deve yedirmeyelim Komşu devletcikleri, bize güldürmeyelim Ne ederseniz edin, alın kızıl elmayı Bitirin bu uğursuz, ve bitmeyen rüyayı.” Çocukları düşünmüş, babamız çok haklıdır Bizlerin vazifesi, elmayı kurtarmaktır. Büyük oğul demişki, “Bu yıl bendedir görev, Elmayı devden almak, zor olmamalı gerek. Varın siz rahat edin, ben beklerim bu gece. Dev gelince işini, bitiririm gizlice. Kılıcımın darbesi, devi yere serecek. Kızıl elmayı alan, babamız sevinecek.” Tamam oldu, demişler, evlerine gitmişler. Sabahin olmasını, dört gözle beklemişler Büyük oğul bahçede, kendine bir yer yapmış Yaptığı yer pek sıcak, hemde gayet rahatmış Neden sonra karanlık, iyice baskın olmuş Titreyen gözlerine, tatlı bir uyku dolmuş Dev gelmiş gürültüyle, ağaçları yararak Sanırsın gök gürlüyor, bu nasıl bir haykırmak, Hele ki bir de devin, kükremesi yokmuymuş Büyük oğul korkudan,yerinden çıkamamış Korku ve yorgunluktan, derin uykuya dalmış. Kızıl elma bu yılda, devin elinde kalmış. Ertesi gün başından geçenleri anlatmış. Büyük oğul utanmış, sıkılmış ve ağlamış. Aradan bir yıl geçmiş, hasat mevsimi gelmiş Bu kez ortancıl oğul , sıra bendedir demiş. Varın siz rahat edin, ben beklerim bu gece. Dev gelince işini, bitiririm gizlice. Kılıcımın darbesi, devi yere serecek. Kızıl elmayı alan, babamız sevinecek.” Tamam oldu, demişler, evlerine gitmişler. Sabahin olmasını, dört gözle beklemişler Ortancılda kendine bahçede bir yer yapmış Yaptığı yer pek sıcak hemde gayet rahatmış Neden sonra karanlık iyice baskın olmuş Titreyen gözlerine tatlı bir uyku dolmuş Dev gelmiş gürültüyle, ağaçları yararak Sanırsın gök gürlüyor, bu nasıl bir haykırmak, Hele ki bir de devin, kükremesi yokmuymuş Ortancılda korkudan,yerinden çıkamamış Korku ve yorgunluktan, derin uykuya dalmış. Kızıl elma bu yılda, devin elinde kalmış. Ertesi gün başından geçenleri anlatmış. Ortancılda utanmış, Sıkılmış ve ağlamış. Aradan bir yıl geçmiş hasat mevsimi gelmiş Küçük oğul bu yılda sıra bendedir demiş. Varın siz rahat edin, Ben beklerim bu gece. Dev gelince işini, Bitiririm gizlice. Kılıcımın darbesi, devi yere serecek. Kızıl elmayı alan, babamız sevinecek.” Tamam oldu, demişler, evlerine gitmişler. Sabahin olmasını, dört gözle beklemişler Küçük oğul bahçede beklemeye başlamış Önce gitmiş mutfaktan bir azıcık tuz almış Neden sonra karanlık iyice baskın olmuş Titreyen gözlerine tatlı bir uyku dolmuş. “Elmayı almalıyım devden artık bu gece” “Ya uyursam” diyerek tutmuş onu düşünce Çıkarmış kamasını parmağını kanatmış Kanayan parmağına bembeyaz tuzu basmış Gitmiş uyku gözünden” Ya Rab’bim şükür” demiş Büyük bir metanetle kötü devi beklemiş. Dev gelmiş gürültüyle, Ağaçları yararak Sanırsın gök gürlüyor, Bu nasıl bir haykırmak, Hele ki bir de devin, kükremesi yokmuymuş Küçük oğul dipdiri ne ürkmüş nede korkmuş Elmayı alacakken çıkmış devin önüne “Elmayı bırak” demiş “çabuk dön git evine, Bu kutsal kızıl elma artık bizde kalmalı Elma hasreti çeken babam mutlu olmalı” Ağzından salya akan dev dönmüş arkasını Şiddetlice kükremiş basmış kahkahasını. Demiş “senmi alacan benden kızıl elmayı Senin gibi bir yiğit göremedim vallahi Nice kahraman yiğit pençem altında öldü Nice kabadayılar topraklara gömüldü Şimdi sıra sendedir herhal çıktın karşıma Uyarıyorum seni gel bu işe karışma” Küçük oğul inançlı “Bu kez sen öleceksin Yada elmayı verip buradan gideceksin Benim bir sözüm vardır, çok sevdiğim babama Canını seviyorsan ver o elmayı bana.” Çekmiş keskin kılıcı deve doğru savurmuş Kılıcının darbesi devi böğründen vurmuş Acı içinde kalan dev, hızla koşarak kaçmış Elmayı alamamış ve dalında bırakmış Küçük oğlan uzamış almış Kızıl Elmayı Yorulmuş yere yatmış görmüş güzel rüyayı. Ertesi gün başından geçenleri anlatmış. Elmayı alan kral sevincinden ağlamış. Demiş ki küçük oğul “ sevgili kardeşlerim Birleşerek gitmeli şimdi ardından devin Şu an yaralı ama elbet iyi olacak, Kızıl elmayı gelip yine bizden alacak.” |