Üşüyorum ayyaş bir düşün rüzgârında
Virane bir boşluk yüzüyor gönlümün sularında
Berrak bir su kalıntısı avuçlarımdaki isyanın Yoksul devinimlerle ahkâm kesiyor hayat Ömrümüzün sarnıçlarını da kilitledi eşkıyalar Topla aşkın eskimiş valizlerini yar Dumanlar üşüşmeden bu aşkın odasına Kederli gözlerimin duldasında arsız bir sarmaşık Eski bir fotoğraf karesinde üşüyor an Devrilmiş tümcelerin yamalı sokaklarındayım Sirenler sevda taşıyor ömrün morglarına Bu sevdanın yaralarını iyileştir yar Hüznün yangınları sıçramadan dağlarıma Kâğıttan kuleler yapıp salalım hazan denizlerine Dudaklarındaki saydam aydınlıklara tutunarak Sarılmak ruhumdaki yüzyıllık sarhoşluğa Aralamak ansızın aralanmamış tüm kapıları Susmak umarsızca unutulmuş satır aralarında Özlemi de süründürüyorlar yar Dalıp gidiyorum gönlümdeki sevinin yollarına Üşüyorum ayyaş bir düşün rüzgârında Paralanmış avuçlarımda gizleniyor geceler Ne çok olmuş gözlerine aşk dolu bakmayalı Ne çabuk büyümüş gövdemin ar tabakası Sal saçlarını omzundan endamına yar Yağmadan kar ruhumdaki buluşma odalarına Sığınayım istersen mülteci yakarışlarla yurduna Bir aleve dönüşüp sıçrayayım aşk saraylarına Anlamlar arayayım bu aşkın ozan kitaplığında Mevsimler geçireyim ah sensizliğin kışlasında Vakit aşkın iklimi doku/n yar sorgusuzluğuma Aldırma gönlündeki asılsız yangın ihbarlarına Selahattin Yetgin |