iki yaralı yüzŞiirin hikayesini görmek için tıklayın çok şey söyleyebilirsin
hatta her şeyi söyleyebilirsin ama sevmiyorum diyemezsin. Bu kez esaretin soğuk rüzgarları değildi saçlarımızda esen yağmurlar da emmiyordu ihtirastan çatlamış dudaklarımızı tütsülü bir şefkat odasında başını dik tutmuş mumların tortusunda eriyordu aşk ucuz şarap yoldaşlığında mağrurdu kadehler ıslak bir şarkının keman sesinde kilitlendi geceler süt dişlerimizin nefasetine ihtirasın gölgesi düştüğünde yerle gök, varla yok arası sessizliği örtünmüştü nefesler değişiyorduk yağmur yazgılı gözlerimizden çiseleyen sözlerimize güneşte üşüyen gölgemizden kanayan hayallerimize kadar belki de gidiyorduk bir küçük yusufçuk gibi boynumuza sarılan virgüllerden öfkemiz büyüse de biraz hiç değişmeyen hayallerimizden koşuyorduk boynu bükük noktaların tırnak izlerinden ve ‘’gittik’’diyorduk ama ‘’bittik’’diyemiyorduk o hain kelimeyi biz hiç söyleyemiyorduk çünkü biz seninle çatık kaşlı mevsimlerin güneşi ay/çayı içen yakamozların salaş rüyaları baykuşların gündüz gözüydük biz seninle geç kalmış bir devinimin iki yaralı yüzüydük tutulsak da bir deli efkarın sitemlerine karlar üşüse de ter kokulu tenlerimizde kirpiklerimiz gözlerimizi örttüğünde dudaklarımız az gelirdi bize deeply 20/ekim/2010 |
gönül nurunuzun ince sanatına/Günün şiirine tebrikle...Nicelerine...selamla