bebeğim/de/SENŞiirin hikayesini görmek için tıklayın sevgiyi ört üzerime
uyusun aşk
haziran on yedinci kez alırken yıl içindeki payını
güvercin çığlığı kopan dudaklarından ‘’bana söylemen gereken bir şeyler olmalı’’ diyordu kadın… adam salaş bir meyhanede şişesinin başında gözlerini dik tuttu bıraktı zamanı akışına içindeki sesi karşıdan izleyen oldu yaşananlar sözcük sözcük çizik oluyordu günleri deviriyordu düşüncenin yorgunluğu her yaprakta anılardan kalan parmak izi bir günlük ömürden arta kalmışlıkta yılların önsözünde sınarken kendini dört tarafı karanlık olmuştu dünyanın yüksek tepelerden dökülen çağlayanın gözbebeklerinde parlayan ışığın içinden yüreğime damlıyorsun //gizemler içinde sıkışıp tanımlanamayan sesleri yüklerken üç günlük ömrün narin kanatlarına bir lokmacık huzurla gönlüme doğuyorsun// karanlığa düşen gölgelerin sunaklarında geceyi emzirirken yıldızlar debisi yüksek yürek akıntılarında sineye çekiliyordu sancılar sesin resmini çizdiğin gecelerde sessizce iliştirilen renksiz şiirlerin hecelerine dokunan ellerin serçe parmağından kanıyorsun //sineye çekilen sancıların yüreklerdeki izi bekleyişlerde açılan bol kanamalı yaralardan akarken acının seviştiği yerden doğuyorsun// bitimsiz yürek yangınlarında dökülürken umut göç eden kuşların kanatlarında karanlığı kucaklıyorsun gözyaşı yoldaşlığında heyecanın dua olduğu yerde ay yüzünü görünce sevdanın yüreğine verdiğin sözde kendine kilitlendiğin yerden göz bebeklerime bakıyorsun //kirpiklerden süzülen her bakışta fikrin en cesur hamlesiyle bir çift yüreğin ortak sesine muhtaçlığında yarınlarıma doğuyorsun// bir başka pencerede yükselirken her nota yıldızların sihrine dans ediyorsun etraflarında dönen dünyanın kendine dar sahnesinde müjdeli bir sancıyı yutkunurken dudak uçlarında sönen yıldızların sabah yorgunu avuçlarından kopuyorsun //henüz gözler açılmadan daha güneşin rengi sızarken perdenin aralığından her bir menekşe ye armağan ışıktan dökülen kelebeklerle en çok bana doğuyorsun// deeply 17/haziran/2010 |
dökülürken umut
göç eden kuşların kanatlarında
karanlığı kucaklıyorsun
gözyaşı yoldaşlığında
şu an balkonumda gökyüzünün karanlığı yetmiyormuş gibi bir de simsiyah bulutların yer yüzünü kapladığı ve siyahlıkta binlerce martının çığlık çığlığa kaçışırken karanlıklatın içinde kanat çırpınışlarını zilerken okuyorum şiirnizi ve ben de diyorum ki sizin gibi "ört üstüme sevgiyi , aşk uyusun " artık diye söyleniyorum kendi kendime. Belki de böylesi zifiri karanlıklarda çok daha fazla arıyoruz sevgi ve aşkı ne dersiniz?
Çok güzel ve bir o kadar da dolu dolu bir şiirdi. Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize