13
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2199
Okunma
Sen benim ilk sevdamsın Nazlıgül
Sen benim ilk göz ağrım …sen benim ilk gülüşüm
Sen benim sol göğsümün alt başı
Sen benim delikanlı duruşum
Bir seni özledim delice
Bir sana ürperir tüylerim
Bensizlik yarım kalmaktır sevdiğim
Bensizlik ölmeden tatmaktır ölümü
İzin ver. Sende kalayım Nazlıgül
Boynuna astığın madalyon
Gülüşünde gizem olayım
Kızıl şafaklara sürgün edildiğim gün
Kırdığın gün umuda durmuş dallarımı
Bir ah bırakırım kirpiklerine salkım salkım
Bir çığ düşer yüreğine…bir yıldırım… bir üşümüşlük
Kaderin kaderim olur o zaman
Kederin kederim
Ah Nazlıgül
Ben gidersem …aynı günün akşamı başlar köleliğin
Daha günün ilk ışıkları vurmadan kürek kemiğine
Koca/beyin topuk darbesi ile yırtılır şafak
Öylece fırlarsın deli fişek gibi yatağından
Tabanlarına kan oturasıya
Bimecal düşesiye ezilir emeğin
Kimler, hangi ara çalmıştır sahi uğursuzluğu gözlerine
Haramiliğini kim yazmıştır saçlarına güpe gündüz
Bir günde kaç kez soyulur yüreğin
Kaç sofraya pay edilir rızan alınmadan
Ah benim hüzne duçar gelinim
Sen sevdasın gözümün iç çeperine kazınmış
Sen güne bakan çiçeği…sen hanımelisin
Cansın…canansın yüreğime mevzilenmiş
İşaret parmağına bakar gözleri sürmelim korkma
Bırak en nazlı yerinden kopsun dananın kuyruğu
Yoksa ömür biterde bitmez buyurganların buyruğu
Matemin matemim olur bir ömür
Sitemin sitemim
Ah Nazlıgül
Beni ellerinden düşürdüğün an
Önce efendin yok sayacak seni…sonra doğurdukların
O her daim filozof kesilecek başına
Sen yanında eksik etek
Düşlerini tenha bulduğu an
Kendine alacak ne var, ne yok payını ayırmadan
Ki dehan tartışılmaz… tartışılmaz üretkenliğin
“Sen ne anlarsın anne” diyecekler sütünü emzirdiklerin
Bir kez daha yırtılacak onurun
Bir kez daha kırılacak yüreğindeki kadeh
Yapma gözünü sevdiğim
Bir gülüşünde kırk baharlar yeşertenim yapma
Yıkıntın yıkıntım olur bilirsin
Sıkıntın sıkıntım
Ah!!! Nazlıgül
Bir tel saçına secde etsin diye cümle nebatat
Kelebekler horona dursun diye gamzelerinde
Yıldızlar kölen, yüreğin şölen dedim
Yediverenler açsın sol omzunda istedim
Karıncalar kol…toprak döl versin onuruna diye yazıldım
Madde madde
Şimdi vazgeçiyorsun ya benden
Çekiyorsun ya gözlerini gözlerimden
Bir yanık türkü oluyorum dillerde
Bozkırda bir kuru dal genzimde kum tepeleri
Boğuluyor acılara gark oluyor yüreğim
İblis karanlığı kuşanır göz bebeğim
Anla yağmur yüreklim
Anla orman bakışlım
Bu günüm… geçmişim… geleceğim anla
Asıl sımsıkı boynumdan
Nefesin nefesim olur cana can
Yüreğin yüreğim
Ah!!! Nazlıgül
Kaç adım geriden yürütürler seni
Koluna girmek varken erkeğinin
Varken yan yana omuz omuza yaslanmak
Koparılacak dil… hizaya sokulacak kul olman
Kimin nizamına hizmet eder
Sen ki çağları birleştiren,
Vahşiyi ehlileştiren, sıratım, dostum, gönüldaşım
Hala kaç dağı sırtlayacak narin omurgan
Kaç gece uykusuz, kaç saat mesai, yazılacak hanene
Karşılığı olmayan.
Hangi kirli el çözecek düğmelerini
Sırtında yüzlerce ok,
Yüreğin hüzünken diz boyu
Ve bir inilti sarkacak dudaklarından
Sen ki benim; yüreği hasret, yüreği desen desen
Yüreği memleket kokanım
Çık artık; kafanın içindeki mağaradan, kır zincirlerini üçer beşer
Düşürme bayrağını özgürlüğün
Ben sahiplendikçe çoğalır, kucaklandıkça büyürüm
Tut ellerimden
Son olsun tenine yağma, son bulsun bunca eziyet
Hoş geldin payitahtıma sevdiğim…
Ben; en belalı sevdan aşkların en derini
Aç gözlerini ben geldim …
Adım hürriyet
5.0
100% (5)