Şilan..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİLAN’IMA....
Gölgemi sığındıracak bir tek yerim kalmadı
Alnımı gözyaşlarıyla yıkayan şu camın dışında.. Gece ile gündüz yaşarken gel-git zamanlarını Göç edersin avuçlarımdan.. Kafiyesi bozuk, Dili, Şivesi bozuk, Yasadışı imgeleri ekerken gözpınarıma, Dicle’ye su taşır,aşkın sırrını alnından öpen, Kırık kanadına ömür dilenen bir kelebek.. İnadım sonsuzdu dolunayın mistik ışıltısına Bu yüzden, yüzünde sabahlardı gözüm.. Ah benim iki gözüm, Ağzı açık yaralarımdan bir tütün sar, Sar ki, yaktığın yerde tütsün bütün ocaklar.. Bu diyar hangi diyar Zilan göçünden süzülen Bu namlu hangi namlu tam da şakak hizama sürülen.. Sensizlik açtı tenimde,ahıma dişlerini geçiren Yaktığın yangınına yasak benden haberin varmı.. Avuçlarına düştüğümde,gereksiz bir yaşamdan arta kalandım, Sen açtın saçımdaki,inceldiği yerde kopmuş kızıl kurdelayı.. Bu gidiş neden şimdi, Bu yokluk, Bu kemiklerimi sızlatan geceye revân etmek neden.. Kaç kez doğurdun beni ey yâr,Babil’in kınalı şehirlerinde Kaç kez ölüme peşkeş çekeceksin, Fısıltı tınısında,gidiş harabelerinin o çığlıksı sessizliğinde.. Artık şimdi, Anamın dağ eteklerine düşen ağıtlı hallerini, Dönüşü olmayan yolların ve dönüşü olamayacak yolcuların, Efsunkâr iklimini, Zilan adına kilit vuran o kahpe yasağı, Umuda dayatılan o soysuz bıçağı, Çocuk ruhumu giydirerek tüm çocuklara Binbir yerinden deliyorum ŞİLAN adıyla.. |
Saygılarımla