NE SANDIN!..
Ellerin yüreğin buz,
Sönmüş yıldızların ışığı altında Yas tutmuş Yüreğinin, ciğerinin yarası Diner mi sandın… Derinden ah çekerken nefesin Duman duman yükselirken göğe Kapkara islerle yürürken O yol sana aydınlanır mı sandın… Aç susuz çöllerde mecnun gibi Peşine düştüğün iki kelimenin Can suyu olarak damarlarına Akacağını mı sandın… Kumrular ötüşürken sabaha Hanımelleri yayarken kokusunu Gecenin serin ayazına Yüreğin öbek öbek Sevdanın kollarında Çiçek açar mı sandın… Yalnızlığınla kalınca baş başa Sokak lambaları ışırken Sokak kedileri kaldırımları arşınlarken Sevdiğin kucağını açar mı sandın… Ah ah döktüğün her yaşta Sevdayı çağıran dillerinin Kurşun yarasından ağır Kanayan ruhunu o yar Onarır mı sandın… Ne sandın! ... Sırçadan bir köşk mü Yoksa umutlarla sarmalanmış Mutluluk dergahını Bulacağını mı sandın… Ah! deli gönlüm! ... Ne sandın! ... S E N? ... |