***Suzi-Nar***
Ey zulmetin bağrından, bahtıma doğan güneş
Yıldız aya, ay sana, sen ruhuma öyle eş Sen mana aleminde, rakseden aksi-seda Duyduklarım duyulsa, biad eder pür seda Her kelamın bir milad, sükûnet arz-u muhal Gözlerini resmeder, mehtabı saran Zuhal Gönül dehlizlerinde, sayısızca ızdırab O dehlize inmeye, ömür yeter mi yarab Nazarın kifayetsiz, sanki duruyor devran Hamurabiye bedel, dudağındaki ferman Bilir misin kaç gece, cemalini çağırdım Kelamından gayrıya, hem âmâ hem sağırdım Ey elem yüklü kervan, keder dolu bilmece Firakın dehşetinden, zulüm yağdı her gece Bulutlar kahırlandı, dinmeyen efkârıma Adından başkasını, ar bildim dudağıma Adın ki gözlerde nem, dudaklarda mey adın Tuvalde olmayan renk, musıkide ney adın Uzaktın fersah fersah, yakındın her anıma Uzaklığında dahi, nâr düşürdün bağrıma Sen ölüler yurdunda, diri bulduğum mezar Her firavun kabrini, kendi eliyle kazar Yüreğim yüreğine, öyle kutsal güzergâh Sana çıkmayan yolda, her adım başka günah Ey benim gönül gözüm, cemalin bildim irfan Senden ırak geçmişim, say ki bir kısır devran Günler hazan misali, dökülürken takvime Ne mevsimler giydirdim, sensiz geçen ömrüme Baktığını görmenin, hazzını duyuyordum Dizlerine uzansam, kudretten doyuyordum Kollarında yelkovan, akrebi kovalardı O efsunlu kokundan güller hicap duyardı Sen sarıldığım yastık, sen uzandığım döşek Varlığındır tüm alem, dünya bana ne gerek Nazende bir bülbülsün, ben dalında şakayık Cenneti bu dünyada, önüme serdi hâlık Ey tükenmez musiki, badı-sabâ makamı Hasretin bir araya getirmiyor yakamı Bilmem ki kaç mevsimin, armonisi saçların Nicedir sahibisin, gözümdeki yaşların Saçlarının yadında, ellerim öksüz yetim Her gece yıldızlara, adını ezberlettim Aldığım nefes değil, sanma ki soluyorum Firakın bahçesinde, gül gibi soluyorum Nakış nakış işlesem, tane tane dokusam Ömrümün fermanını, dudağından okusam Saydığım sıfatlardan, saymadıklarım noksan Uzansam da göğsüne,bir ömür öyle kalsam Ey gönüllü sürgünüm, ey çözülmez kördüğüm Suretin aynasından, ne siretler gördüğüm Bir yumaktı kaderim, eğilip bükülmedim İlmek ilmek çözerken, bir sana düğümlendim Ömründen yoksun ömrü, sadaka niyetine Gözlerimi kırpmadan, dağıtırım yetime Cenneti koysalar da, mizanın kefesine Değişmem saçlarının yere düşen teline Seni sevdiğim için, yargılasalar beni Soykırım yaptım derim, alın yakın gövdemi Hakkın katında şayet, cehennemse kaderim Elin elimde olsun, güle güle giderim Ey gözlerimin feri, cennetten düşen damla Ey günbegün sırrına, mazhar olduğum ayna Yürüdüğün yollarda, arzın nutku tutuldu Arş-u âlâdan gören, melaike yutkundu Seni görmeyen gözler, olur mu ki bahtiyar Yolunda harcanmayan, ömür sayılır mı yar Bu gam keder yurdunda, yok mu bize tahliye Tenin tenimde olsun, kor mu düşer sineye Kokun dolar bağrıma, boynunun sol yanından Sen gülüm dersin bana, gül dökülür ağzından Bin sene ömrüm olsa, bin sene sende kalsam Nihayetsiz uykuya, yine seninle dalsam Rukiye Küçük |
Sevginiz her daim katlanarak büyümesi dileğimle kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğine şairim