Her Taraf Gulyabani DoluZaman ilerledi, çocukların dünyası da değişti, Kimse gulyabaniden korkmuyor, onlar eskidi, Belki ondan değildir, hala vardır gulyabaniler, Çocukları korkutmuyorlar, onlar da değiştiler… Şimdi ortalık gulyabani dolu, onlar her yerde, Hem bodrumda ve hem de çatıdalar, belki de, Sokakta karşımızdalar, bankalarda, şirketlerde, Elimizin altındalar, evimizin her köşesindeler… Gulyabaniler de değişti, insan kılığında onlar, Bir bedenleri; iki kolları, iki de bacakları var, Kafalarının içi değişmiş, başka türlü çalışıyor, Kazmaları değişmiş, hep içe doğru yontuyor… |
"Gulyabani, Gul-i beyabani ; orijinal varyantiyle de karşımıza çıkan bu muhayyel mahlûk, gezginlere ve yolculara uğrayıp onları mahveden canavardır. Daha sonraları Anadolu kültüründe ahubabayla beraber anılmaya başlamış ve insan yediği düşünülen kocaman, uzun sakallı ve asalı bir dev olarak tasavvur olunmuştur.
Bazı Türk halklarının geleneksel demonolojik görüşlerine göre, her zaman kadın kılığında olduğuna inanılan mitlojik bir varlık. "Guleybanı" ve "Aleybanı" şeklinde de rastlanır. Adı hurafelerle ilgili olarak "Gulyabani", korkunç bir varlık olup, karanlık zamanlarda çölde ve mezarlıklarda koşan birinin gözüne canlı gibi görünür. Vücudu tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu bu acayip varlığın ayakları tersinedir. Gündüzleri mezara girer. Geceleri ise hortlayıp çıkar. At binmeyi ve at kuyruğu örmeyi ve çocukları çok sever. Bir oyundan çıkarak, onları güldürmeye çalışır. O ayni anda çöllerin ve harabelerin iyesiydi. O, yolcuları yollarından döndürüp mahvederdi.
Etnik-kültürel gelenekte ise bazen onun "Al ruhu", "Al anası" ve "Al kadını" olduğu düşünülür. Bu görüş, aralarındaki benzerlik veya tam yakınlıktan ileri gelir. Pamir Kırgızlarının mitolojik metin ve efsanelerinde bu şeytanî varlığın adına "Gul" ya da "Gul-i Biyaban" şeklinde de rastlanır. Araştırmacılar bu varlığı en eski Arap rivayetlerine bağlıyorlar. "ıssız yerin ruhu" gibi anlamlandırılan bu şeytanî varlık, "Kar Adam" efsanelerinin yayılmasıyla yeni bir hayat kazanmıştır.
Bütün vücudu sarı-kırmızı tüylerle kaplı bu insanımsı çirkin varlık, dağ yamaçlarında ve kimsenin olmadığı çöllerde akşam üstü ortaya çıkar. Avcılara yaklaşıp onlarla insan gibi konuşur. Bir şeyler ister sonra onlara güreş yapmayı önerir. Avcı kazanırsa "Gulyabani" sessizce çekip gider. Ama eğer o kazanırsa avcı, uzun zaman hasta yatacak demektir. Ya da çöllük ve harabe bir yerde yalnız başına yatan birinin ayağının altını yalaya yalaya kan çıkacak kadar inceltir. Sonra ölünceye kadar kanını içer."
bunları okuyunca ben bile korktum :)
çocuklar, kesin okumadıkları için korkmuyorlardır.
demek her tarafımız bunlarla dolu!
Allah sonumuzu hayra getirsin o zaman.
yine kimsenin aklının ucundan geçmeyen bir konuyla gelmişsiniz.
kıssaden hisse gibiydi...