Umut lll
kolum kanadımı kırdım önce
sonra dört duvarla sınırladım düşlerimi ki artık ne zaman uçmaya yeltense ellerim gökyüzü daralır ve uçsuz bucaksız karanlık bir ormana dönüşür her yer... insan hiç gülüşlerini gölgeler mi ? doğrusu kendimden ummazdım bunu... düşmanım oldum şimdi düşmanım... sonra bir cigara yaktım olmadı bir cigara daha paket yarılandı sokakları ağır aksak arşınlarken öylece... dumanı başımda hala biliyorum biliyorum ki efkarlı bir dağ gibiyim bu aralar ve çığ düşürmekte çığlığım olur olmaz yerlere... boğulmak üzeriyken şehir ve eşgalim az biraz rüzgar ilişir ceplerime az biraz gülümseme kırıntısıyla olsada... telaşlı bir Kedi’nin kaçışına şahit oluyor gözlerim ağzında belirli belirsiz bir şeyler... ve ilk kapı aralığından sızarak kaybolur fırça’sıyla yaşlıca bir amca nereye kaçtı o şerefsiz diye bağırmakta bütün mahalleye söver gibi... tersi istikameti gösterip ahanda şu tarafa kaçtı emmi der demez amca soluğu diyer sokakta alır... ve yol yeniden uzamaya başlar gelip geçen yüzlerle bir olur gözlerim sonra biliyorum biliyorum külleri/rüzgara emanet olsada hala mutluluğun Meltem’in şimdi yüzümü okşayışı da çok şeye gebe olsa... ki ceplerimde hala yarına yetecek kadar duman bulunmakta ve bu/ yeni bir Deniz için kulaç atmaya yetecek çoğunlukta.. çünkü bu benim ne ilk ne de son kanat çırpışımdı... ve akşamın ilk saatleriyle yeniden kan sızar kanatlarımdan oysa ben hiç bir akşam kanat çırpmamışımdır mutluluğa Ayışığı aydınlatsa bile her yanı... ki hala göçük altındayım/duymuyormusunuz ? cesedi bulunamayan bir madenci gibi ama kabahatin çoğu benimdir/ benim... biliyorum biliyorum. 24 Eylül 2010 Malazgirt’li |
olabildiğine güzel bir şiir düşmüş yürekli güzel kaleminizden
yüreğinize emeğinize sağlık...
tebriklerimi bıraktım pak sayfanıza
ışık her daim yanınızda olsun....