hipopotamuçurum kendiliğinden olmadı ya burada mutlak bir yalnızlığa uzun rüzgar esiyor sivri kayalıklarında boşluga vurarak gözlerimi düşürmeden yorulup yakınlıktan birden duran gözlerimi uzun uzun oturup uçurumluyorum gözlerimi geceleri insan böyle şeyler düşünüyorsa bilinki ya bitmek üzeredir yada gitmek sabahları evin içi soğuk kahve kokar bir hipopotam oturuyor masanın uzerinde ıslak ve ağır hep aynı şarkıyı anımsatır evde bir büyü bozan var evde kafası karışık biri var biri acı çekiyor bu evde bu yüzden hipopotam oturuyor masanın üzerinde bir uçurum en fazla iki insan arasında uçurumluğundan utanarak değilde uzanarak koparıp sorulanları oyunları yalanları birden oluveriyor işte birden ölüveriyor işte herhangi bir akşam yemeğinden sonra bir bıçak gibi giriyor içine bütün yaşanmışlığıyla uçurumlayıp şunlarını bunlarını sesini değiştirip ağlıyor sesini sertab erener e benzetiyor adam uçurumlayıp kendini kadın uçurumlayıp adamı duruyorlar hangimiz acı çekiyoruz yada bu hipopotam ne renk yine yaşıyoruz yaşayacagımızı yine söylüyoruz ne istersek ama bak işte oturuyor hala mutfakta masanın üzerinde kendi halinde |
bir uçurum en fazla
iki insan arasında
uçurumluğundan utanarak değilde
uzanarak
koparıp sorulanları
oyunları yalanları
birden oluveriyor işte
birden ölüveriyor işte
herhangi bir akşam yemeğinden sonra