GAVURCU RAMAZAN 6
(Ramazan’ın dilinden “Münevver’in Öyküsü”)
“Yakacaksın kızın başını!” dedim. “O daha çocuk ulan!” Dinletemedim… On bin avro başlığı alınca Nedim Gâvurcu Mustafa’dan Bir de kızcağızın boynuna Bir buçuk metre zincir takıp Kollarını da bileziklerle donatınca Geçmiş karşılarına: “Kurtulduk Münevver kızım! Kurtulduk hanım!”demiş… “Artık bizi kimse tutamaz!..” Oysa Münevver’in gözü Gâvurcu Mustafa’nın oğlu Gürbüz’ü Pek tutmamış… Adına inat Hem çelimsizmiş Gürbüz hem de hoyrat… Üstelik tepeden bakarmış Münevver’e. Ama olsunmuş… Adam zengindi ya! Anasının gözyaşları dindi ya! Gerisi gelirdi nasıl olsa… Derken Düğün dernek kuruldu. Nedim ile karısı Koşuşturmaktan yoruldu. Kâğıt kürek işleri de kaldı geride… Ver elini Brüksel… Brüksel’de Gürbüz’ün “yuvamız dediği Daracık bir evde Geçti cicim ayları. Sonra nedendir bilinmez Gürbüz Arada bir hatırlar oldu Münevver’i… Arada bir uğradığında da zaten Zift gibi tütün kokardı Gürbüz Leş gibi alkol… Çok zaman geçti aradan çok zaman… Günler ayları Aylar yılları kovaladı. Gürbüz yok… Gürbüz, ışıklı gecelerde… Ve Münevver yasta… Münevver’in kayınpederi Mustafa Ağır, kâmil bir adamdı. Münevver’e sabahları uğrardı: “Bir ihtiyacın var mı kızım?” derken Ezilip büzülürdü Ve bir utanç sızardı buğulu gözlerinden… Öyle ya En başta acımayan o değil miydi Münevver’e O değil miydi gizleyen, oğlunun günahını… Hani “aslan gibi”ydi Gürbüz Hani “efendi”ydi Hani “bey”di… Hani “işinden evine, Evinden işine”ydi… Ah Nedim!.. “Yakacaksın kızın başını!” dedim. Dinletemedim… Şimdi vur dizlerine Nedim! Şimdi yol saçlarını! Bu günah senin!... Ahmet KÖKEN |
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.