ÇOCUKLUK YILLARIM
Ne Affan Dede kaldı,
Çocukluğumuzu bize satacak. Ne de yaşıtlarımız. Bize o günleri hatırlatacak.... Hepsi göçüp gitmekteler, Üçer beşer... Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Böylesi üst üste değildi dertler, Evler yükselmiyordu kat kat. Bahçeli evlerle doluydu, Erzurum,Çumra Manavgat.... Yediğimiz her şey bahçemizdendi,doğaldı. Soldurmuyordu benzimizi yapay gıdalar, Yanaklarımız al aldı. Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Oyuncak falan almazdı babalarımız, Mutluluk çok,ama para yoktu... Erkeklerimiz yaparken kendileri toplarını, Kızlarımız bebeklerini eski bezlerden yapardı. Analarımızın nasırlaşan yalnız elleri,ayakları değil, Yürekleriydi. Bizler donanalım diye bilgiyle. Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Her hava karardığında, Yemekler yenir, Sokaklarda saklambaç oynanırdı. Annelerimiz tarafından bile ip atlanırdı. Şöyle düşünüyorum da.... Hele Ramazan Günleri, Davulcunun peşi sıra biz de giderdik.. Davulu ısıtmak için yanan ateş değilmiş meğer, İçimizi ısıtan. Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Çarşılar bir başkaydı o zamanlar. Günümüzde olmayan meslekler vardı. Kalaycılar tencere,tabak kalaylar, Güğümleri,ibrikleri yepyeni yaparlardı. Nesli tükenmek üzereyken yetişsem de, Semercileri de tanıdım. Nedendir bilmem, En çok seyrettiğim nalbantlardı. Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Televizyon denilen bir alet varmış, Şöyle bakılınca,lokum kutusu kadarmış, Dünyanın her yerini görürmüşsün,, Denilen günlerdi. Televizyon nitekim Türkiye’ye geldi, Çok geçmeden bizim eve de girdi. “televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız” Uyarısından sonra başlardı şiddetli gürültü. Ama çok güzeldi. Bir kanal vardı ve herkes onu seyrederdi. Cumartesi günleri iple çekilir, Yerli film seyredilirdi. Kimse anlamasa da, Halâ Pazar Konserlerinin önemini. Pazar günleri saatlerce sürer, Bizleri hep gererdi.. Ne yaşamışsak,hepsi dünlerdedir. Güzel günler hep, dünkü günlerdedir. Mustafa EROL |