BİR ISLIK ÇAL FISILDA ŞAİRE HADİ AZRAİL
İsimsiz mavilerin kanadı kırılmış.
Henüz dehlizlerde ölü kelebeklerle dansı bitmedi. Gebeyken gömüldü ayrılık hercai sırlara İmkansız bir haykırışla örselenmiş işte eşgalin Gölgesiz yaraların kabuğuna basa basa Karanlığın içinde gözyaşları yalın ayak bir ezgiye benzer. Gözlerime bir tutam tufan düşüyor yine. Alacakaranlık tuvalinde Gökyüzüne doğru bakınca anladım yetimim ki ben. Kalabalık basamağındayım derin acılarımın Ama ecel gelse yine kaçmam. Kaçmam! O puslu ateşlerde bağlandığım Lâl rengi kelepçelerden. Bir helâllik varsın zincire vurulsun. Şimdi topla! Mahşeri unutmuş aşkını İdam edilmeden kırmızı güllerim Suçlarım nasılsa sorgusuz sualsiz namlularda susar. Duyuyor musun? Vakti çoktan geçmiş çetrefilli ütopyaların içinde Bükükse boynumuz hep eksik hep yarımsa Kör alevlerde geçmez ki bu sızılar. Zehirli hançerin hâlâ sırtımdayken Dön! Desem çığ olup dön !Kelimelerim sensiz ürpertili Dön! Masallar arasında kaybolup gitmeden kendi kendime işte.. Ah! Diyebilsem kuytu bir ekim gecesine . Dört ikliminde öldüm. Öldüm be Öldü kıyamadığın saramadığın... Ama eşikleri solumuş günahların Ama kanadı parmaklıklar arasında serçeleri saklı çocukluğum Ama sensizliğimle bir intiharı seviştirmeyi öğrendim. Kurduğum düşlerimi kaç nakarat çatlamış dudaklarımda ezberledim? Gamlı rüzgârların zindanında Kızıl kefenler bilir ölümlerin geldiğini güzlere. Seherlerimde cam kırıklarını toplarken keşkelere Kimse bilmez nasılsa Hüküm sürsün genzimde ona dokunan ellerin kokusu Bir ıslık çal şaire hadi!Azrail Yeni yeşeren bir ölüm fısılda! Sadece cehennemimde gece nöbetlerimi özleyeceğim. YASEMİN CANAN... |