Kent Sürgünül- Sen giderken şarkıları küstürdüm Bir bitimsiz keder kaldı yüzümde Aşk emekti bilemedin küçüğüm Yaşanmamış günleri istemekti Issız kalışımı duyuran zaman Yağmurlara boğdu mevsimlerimi Eski mektuplara sığındım kaldım Bir gözyaşı kadar yas’lıyım şimdi Sanki benim hüznüm bana az mıydı Bir de kaçar göçer oldum ben benden Hiçbir yere sığmadı bu yüreğim Adım kent sürgünü kaldı bu yüzden ll- Geceyi günleyip içimi tırmalıyorum çok zamandır Yenileniyor acılarım uslan diyemiyorum Göğsümde çok eskiden kalma bir yara var Artık sargı da kar etmiyor ne edeyim Hüznümün damarlarına uzanıyor ellerim Ellerim acemi bir nakkaşın elleri Güne değmiyor güneşe değmiyor sanki Sendelenip duruyor bedenim gitgide kısalıyor ömrüm ayrılıklar uzadıkça uzuyor Varsın bütün kentler kirletedursun insanı Yine de temiz kalmalı diyorum bir şeyler Yine de sevdaları serin saklamalı Ama ne yapsam şaşkınlığa düşüyor aklım Aklım / aklımı anlamaya yetmiyor şimdi sözüm bile geçmiyorsa yüreğime yani ben divaneysem kendimi / kime ne lll- Ansızın bir küçük kız duruyor gölgemde “Amca saat kaç” diyor Ne güzel kız diyorum içimden Bir kızım olsa hani benzese ayşavkına (benden de baba olmaz ki) Saat biri çeyrek geçiyor Ama diyorum birler de geçer çeyreği Tatlı bir tebessüm bırakıyor yüzüme Oysa ben gülüşümü daha çabuk veriyorum O pırıltılı çocuğun su gibi gözlerine IV- Şimdi sıcaklığın yok ya yanımda Umut da yok gibi bana Senden gelen ezaların sancısını duyuyorum çaresiz Kem oluyor sözün aslı Birdenbire kış oluyor yaz soluklarım (Bilisin yine de çekincesiz dayarım senden yana çoğul yürek yaramı ve ben yine herkesten saklarım senli anlatımları) Olur ya diyorum bir zaman özlersin ve Boşuna ararsın bende unuttuğun gülüşü Bir seyyahın yoldaşlığında rastlantı oluruz belki Belki seni ilk görüşüm gibi ışığın saçlarından ilk süzülüşünü ve ikimizi saran o sonsuz düşü sonbaharın savurduğu yapraklara vermiş olurum Kimbilir Bir yangının kararttığı dil izi kalır nefesimde Bir de bu küller ülkesinde kent sürgünü oluşum Ahmet Can Akyol |