BİR DÜŞ AÇTIM GÖZLERİME
Ritimsiz bir müziğin notasıydı hüzün.
Mevsimsiz melodiler cemre gibi düşüyordu bozkırlara, Firar ediyordu ay erguvanlar arasından. Hercai bir susuş gizlice emziriyordu geceyi Zulasından hasret damlarken… Bedeli söylenmemişti hayatın. Ellerinde emanet bir düş gibiydi zaman. Bir kenarda unutulmuş sevmeler Çırılçıplak dolanıyordu Yitik melodinin barınaksız gözyaşlarında. Sürgün veren yürek Gurbetçi bir özlemle Cama dayıyordu sevdanın alnını. Söyleyemediklerini söyle bana Güneş eskimeden. Vakit var deme sevmenin telaşıyla, Hecele aşkı kulağıma. Uçuk pembe bir düşü anlamak ne kolay. Yeter ki sen anlat, Kutsayacağım dudaklarımla. En nazlı yerine dokun gecenin, Ellerin terlerse Tenimin nefesiyle sileceğim…. Takvimleri yırtsam içimdeki siren seslerine inat. Süzülse avuçlarımdan ödülsüz sonbaharlar. Ayın sevdası düşse kollarımın üstüne Bozkırlara dalıp gitsem, Yansam canevimden. Yarım kalmış bir bestenin notalarını Sende saklasam. Söyler misin bana Dudaklarımdan aldığın şarkının yerini. Ben mayısta doğmuşum, üşümeyi bilmem, Eğer üşürsem uzun sürer gece. Sinsi bir karanlık yapışır yakama, Ay üstüme sürülür. Ruhumun en ücra köşesinde Hicret eder sürgünlerim. Ne olur sorma bana ellerimdeki titremeyi, Sorma deli dolu sevdamın gizlerini. Bilmez misin Adımın güz yağmuru olduğunu Ve avuçlarında yeşerdiğimi. Bilmez misin Her gece uyumadan önce gülüşüne serpildiğimi. Şimdi, çöz saçlarımın pembe kurdelesini Ellerinin arasına al. Ölümsüzlük yerine seni giyineceğim... Zeynep Nilgün Gökçeöz |
Bu şiire geç kaldığım için çok üzüldüm...
Mükemmel ötesi şairem. Kaleminizin mürekkebi tükenmesin. Saygımla...