Seni Düşünürken
seni düşünürken ben
bir kapı aralanır burdan Babil’e sisli yamaçlardan eller uzanır alamo’da yola koyulur bir kafile sen, düşlerinin şafağındasındır henüz ben, senin yollarında derviş olurum ve tümüyle senden ibaret bir kabile seni düşünürken ben İda’ları yeni yeşermeyedurur Kaz Dağı’nın bir yeni hikmet kovalar matrakçı Spinoza biner tunçtan atına işgüzar Sofokles sırf düşmesin diye ayaklar altına düşlerin ben göğsümü kabartırım Belkıs’ a karşı Ve şiirler okurum sana Sapho’dan... seni düşünürken ben nice mukaddes metinler oynaşır ezberimde bir şaman uçuşa hazırlanır gök katlarına bir "veda ilahisi" duyulur Hint dervişlerinden "yasna" lar yükselir semaya, Mitra ayinlerinde Ve sen bir Züleyha çılgınlığı, içinde, saçların bir gül bahçesi aşklar yaratırsın hülyalarından. seni düşünürken ben geçerim felsefenin sisli vadilerinden cebrin hendese-tek yamaçlarından ve aşkın gül-ruhsar yaylalarından seni düşünürken aklıma yeni şubeler açarım kalbime yeni kapılar severim, sevdalanırım, aşık olurum gezinirim tüm mukaddes metinlerinde Yezdan’ın Şifacı İsa olurum, sihirbaz Musa ve bir yılan görünümünde asa olurum garip bir sada olarak kalırım belki de Demirci Davut’un kusursuz ses tellerinde seni düşünürken ben yılmam, hayat denilen aldatıcı labirentlerden bir ayağı yerde dev, ateşi dağ başlarını yakan ejderha... seni severken ben bir düşler ülkesinde kaybolurum sonra kim bilir kimsesiz bir fakir gibi kendimi Babil’in karanlık sokaklarında bulurum... |