Hüzün ll
Geçen ne olduysa Hüzün’le tartıştık
olmadık kırıcı kelimeler bulaştı dilimize olmadık sözler açtı aramızı. Sonra istemeden de olsa biraz sert çıkıştım dedim ki; sen ağabeyin gibi yüzüme gözüme çalışmıyorsun zira, kırılan bir vazo duruyor kaldırımda öylece tekrar birleştirmeye kalkma sakın parçalarını eskisi gibi sağlam durmayacağını bile bile... Kaç yıl oldu tanışalı seninle bir yıl veya iki yıl, ne fark eder anlayamadıktan sonra bir birimizi. Ki sen hala, dün olduğu gibi bugün de bi sevgi sözcüğünde fırtınalar koparıyorsun aşk olsun sana aşk olsun. Biliyormusun ? bir de şu huyunu hiç sevmiyorum her şeyi kabullenmek gibi... bir de kelimelerin arkasına sığınmanı kelimelerin... Bak üzüldüm şimdi Ahmet’e geçen benim yüzümden bir araba dayak yemişti. Bizimkisi de az biraz ahmaklıktı ya hadi neyse... ben gidiyorum ve mümkünse bir süre görüşmeyelim. Biraz yürüdükten sonra arkamdan seslenerek Yaşar Yaşar bende sevindim gitme diyecek diye ! nerden bileyim bana abime görünmeden geç mahalleden diyeceğini, neymiş yine dayak yememden korkuyormuş. Hadi ordan be, ben ne zaman dayak yemişim... Ah ulan ah ! bir senden çektim birde o senin pos bıyıklı abinden şu ekonomik krizi saymasak eğer tamam tamam dikkat ederim... bir saat sonra kahvede: Ah ulan şu yüreğim neden yanıyor şimdi hala anlamış değilim daha kaç saat oldu ki ayrılalı. Ahmet: seviyorsun arkadaşım seviyorsun onsuz edemeyişin ondan olsa gerek. Öyle valla, hemde ölümüne seviyorum... Ahmet; Yaşar gidelim mi ? Hüzün’ü görmeye. Ne o, hastanelik olmak iyi geldi galiba. Ahmet; yok be oğlum, hani hastane de mavi gözlü bir hemşire vardı ya Evet vardı ne olmuş yani. Ahmet; işte ona aşık mı oldum ne acayip bi görme isteğim var gidelim ve şu adamları yine bi güzel benzetelim... Yani diyorsun ki gidelim yine hastanelik olalım öyle mi ? Ahmet; evet, ama ben de senin yüzünden bunca zaman az dayak yemedim be oğlum. Haklısın ne diyeyim. ama korkarım ki ömrümüz hastane köşelerinden geçecek... Ahmet; öyle valla, şu iğneler de olmasa hani kocaman kocaman... Tamam arkadaşım hadi gidelim, savulun ulan!! Allah’ını seven tutmasın bizi. Dört saat sonrası : Ahmet; lan bu ne pis bi koku böyle yaşar arkadaşım açsana gözlerini aç... Yaşar ; Ne var abicim ne var be bi bırakmadın biraz kestirelim şuracıkta ? Ahmet; oğlum bizi çöğlüğe atmışlar bu sefer çöplüğe Yaşar; Hadi be, ne yani yediğimiz onca dayak boşunamıydı şimdi ? Ahmet; galiba öyle... Yaşar; neyse tadını çıkar dostum olan olmuş artık... üzülme be Ahmet, bizde bu akıl olduktan sonra elbet birgün yine hastanelik oluruz... |