24
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2559
Okunma
17 ağustos akşamı sevdiklerimizle birer keyif çayı içtik.
evimizin balkonunda sohbetler edip şakalaştık
zaman nasıl geçti anlamadık vakit geç olmuştu.
içimde anlamsız bir sıkıntı daldık uykuya.
saat sıfır üçü gösterdiğinde gecenin karanlığında
sinsice geldi ölüm.
Sema sanki boz bulanık. Her yer karanlık.
yer sarsıldı gök inledi tabiyat ana dirildi.
garip bir uğultu vardı.
çığlıklar karıştı toza dumana,
vakitsizce geldi ölüm.
şimdi hayeller enkaz altında kimi yaralı acı ile inliyor.
kimi son nefesinivermiş sessizce yatıyor.
çaresizlik içinde kıvranıyor ana bacı kardeşler
yavrum nerde diye feryat eden analar.
göz gözü görmüyor her yer toz duman
yardım edecek kimse yok kazma kürek oda yok.
acımasızca geldi ölüm.
malzemesinden çalınmış binalar, sorumsuz politikacılar.
milyarlık mütayitlerin, kartondan evleriyle yıkıldı yuvalar.
sığınacak ne bir ocak kaldı, ne sıcak bir kucak
bir tas çorbaya ekmeğe aşa muhtaç,
rabbim bizleri sen koru yok kimsenin bir umudu
çaresiz geldi ölüm.
17 ağustos 1999 salı sabahı tarifsiz bir uğultu ile sarsıldı.
Geceyi ikiye böldü bir yanı mutluluk bir yanı hüzün ayrılık
İstanbul Sakarya Bursa İzmit tüm marmara’yı sardı bu ayrılık
Çaresizlik, sıkıntı ,hüzün,büyük acıya kenetlendik
saat sıfır üçü gösterdiğinde gecenin karanlığında.
yedi nokta dört şiddetiyle vurdu bizi ayrılık...
5.0
100% (18)