İMKANSIZSIN!
Sevdalım bu kadar mı uzaktı bize vuslat
Sukut-u hayale uğradı kalbimin Ardından kızıl gökyüzü belirdi Düşlerimde bu şehir sessizce yıkıldı Git hadi git bu beden’de imkansızsın İkimizde yaralı askerleriyiz sevdanın Filistin gibi vurulduk Şimdi geç bir pişmanlık O en çocuksu duygularda Mutluluğun ölüm fermanı Kaybettik bu savaşta Bir denizin iki yakasıyız Yeşil bir kentte ılık bir yaz gecesi Yorgun Haliç’e düşüyor ıssız gemiler Düşlerimde dağılıyor bu kristal şehir Yüreğim mor bir ölüme ayarlı saat Kızıl sonbahara uyanır şehr-i İstanbul Gece bu şehir ışık seli gibidir Düşlerim de Bağdat gibi yıkılır Hazan vurdu kapısına.. Gözlerin de sakli bu şehrin Ne sevdalar yaşandı bu şehir de Ne sen sorgula ne ben sorgulayım Aşka bir ölüm yetmiyor bu çağda Anlıcan gölgeme bile söz geçmiyor Oysa ben sevdanla yorgun Aşk cemresi imiş gönlün Bahar uçurum kenarı ömrümün Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bütün yollar kapalı köprüler koptu kopacak. Ne günâhsız ellerin kaldı ellerimi tutacak. Ne de masum gözlerin var artık yüzüme bakacak. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İşte elimde aşkımızın son fotoğrafı Senin boynunda bir ihanet madalyası. Yıllarca hep böyle asılı kalacak. Ellerinde kelepçesi yalnızlığın Gideceksin dudakların vedaya hazır Ve son darbesi, yüreğime inecek son bir sözün. Buğulu bir allaha ısmarladık. Gözyaşlarına karışacak. Düşlerimin yeşili sönecek. Ve bütün yeşiller bana küsecek Sensizliğin gölgesi vuracak, Yürüdüğüm her sokağa. Zamansız bir yağmur ıslatacak Şiirler yetmeyecek anlatmaya Sığındığım şarkılara sığmayacağım İmkânsızın ihtilâlisin Yasağın kıyameti. Bir martının balığa aşkıydı sevdamız. Çölün denize varması gibi Güneşin yıldızları kucaklaması. İşte o aşkın son sayfası. Gün solmaktayken yeşil bakışlarında Son kez ısınacak ellerim avuçlarında Masal mavisi bir rüyada . ilk defa sesimi duymayacaksın Ve elbette. Bu şehirden gideceğim Ne özlemlerimi duyacaksın Ne de telefonların çalacak gece yarısı. Artık adressiz ışıksız. Ve öylesine ıssızım. Dünlerin kadar eski. Verdiğin acılar kadar paslı. İşte çıkıp gidiyorum hayatından. Pusulam hasretin. Saatimde yalnızlığın. Ve takvimler sensizliği gösteriyor. Neylersin. Yolcu yolunda gerek. Belki bundan sonra. Belki benden sonra Adam olur o" asi yürek." Ve dersini alır bu sevda’dan. Bir daha büyük denizlere. Asılmaz kürek. Yüreğin korsan bir şehir Ben sensizliğinde kaybolurken Sen düşlerimde maktül’sün Belki ilk defa. "Unutuldum"diye için sızlayacak Bir gece radyoda bir şair. Yüreğini sızlatacak. Ve bir daha fısıldayacak kulaklarına. Sana adanmış bu satırları. " Sakın unutma! Bütün şehirler uyur. Şer-i İstanbul uyumaz. Ve bir gün herkes unutur seni, Bu şair yürek ihaneti ve sevdayı, Asla unutmayacak. |