Topuklu Yalnızlık
Kaldırım dibinde yürüyen şu kadın,
Cariye kırmızısı bir valizle. Onunla aynı yolda yürüdükçe Salınıyor seyahat isteğim Böyle dar bir sokakta bile, Onunla. Nereye gidiyor acaba, Badem beyazı topuk sesleriyle. Yüklenmek istesem tüm ağırlığını, Fazla mı kibarlık ? Ne der acaba.. Hem,ben yorgun değilim ki On beş dakika önce Çıkmadan cilaladığım köselelerimden, Kayıp gitti yorgunluğum, Saçlarımı düzeltirken. Onu izlerken Bilse ; Bakkala girmeyi unuttuğumu. Güler mi yoksa, Döner mi benimle geriye. Olmasa da bu hanım olmasın, Başıma bağ. Ben kokusunda yürüye dururken Gözlerimin, Yürüyen dilberliğinden işittiği ; Kendi tok sarı baharında, Ve vişne çürüğü ojelerinde Haşin bir -Gel ’ di. - Adalı |