naz ediyor sevdiğim, ben her zaman niyazdayım
bir söz dedi
bugün sevdiğim bana naz makamında yalnızca ben anladım dediklerini bir de kendisi bakarak gökyüzündeki yıldızlara ürkek bir karaca indi suya gözlerim toprağa kilitlenmişti yüreğim bildi yanımda olduğunu daima müjdeli bir haber aldım yâr’in sesinden oysa kilitlenmişti çoktan damarlarımdaki kan nedendir bilmem bu kadar çok sevinmem terke karar verdim hemen taşındım bu şehirden sustu eşya sustu mekân zaman ağladı yâr’in sözlerinde sanki biraz da hüzün vardı değildi naz değildi kavuşamamak ihtimali inleten şu başıboş kalbimi gözlerine değemeyen gözlerimdi masum bir genç koşarak geçti hatıralarımdan ben miydim yoksa o hasrete doyamayan yalnızlık yutkundum yetim bir mazi titredi sesimde melaldi küflü bir hançer gibi saplanan ciğerime biliyorum bitecek her ayrılık bir gün gecemiz gündüzüne kavuşacak elemler firar edecek ruhlarımızdan sisli bir akşamüstünde dünyanın yeryüzü gökyüzüyle buluşacak hiçbir şey aynı kalmaz şu âlemde kederi sevinç sevinci hüzün izlemede iyileşir elbet yaralanmış gönüller kavuştuğunda sonsuzluğa hafızamdaki kadim yara şimdilik taze sevdiğim bugün bana bir söz söyledi naz makamında kendisi biliyordu söylediklerini bir de ben anladım yalnızca |